Üstünlük takvada

A -
A +

Bugün de geçmişte de, bazı insanların, milletlerin kendilerini diğer insanlardan ve diğer milletlerden üstün görmesi kendilerini ve toplumu sıkıntıya sokmuştur. Bu, devletleri, milletleri, cemaatleri içeriden yiyip bitiren bir illet bir hastalıktır aslında. Bu hastalığa yakalanan insanlar, zekasını, aklını, ırkını öne sürerek itibar görmenin, yönetmenin, söz sahibi olmanın kendi hakkı olduğuna inanırlar. Halbuki bu, insanın fıtratına, yaratılışına aykırıdır. Aykırı olduğu için de toplumda sıkıntı meydana getirerek, parçalanmaya, çöküşe zemin hazırlar. Osmanlının kısa zamanda imparatorluk haline gelmesinin sebebi, mensubu olduğu din olan İslamiyetin emri gereği bu farklılıkları yok edip, hangi ırktan olursa olsun herkese eşit muamele etmesidir. Osmanlının çöküş sebeplerinin başında da son zamanlarda İttihatçılar tarfından ırkçılığın ön plana çıkartılmasıdır. Irk ön plana çıkartılınca, çeşitli ırklardaki milletlerin "Siz Türkseniz biz de Arabız, Arnavutuz, Kürtüz..." gibi kimliklerini ortaya koymaları kısa zamanda Osmanlının dağılmasına, parçalanmasına sebep olmuştur. Halbuki, İslâmiyet hangi ırk, renk, dil ve hangi memleketten olursa olsun, bütün müslümanların birbirinin kardeşi olduğunu bildirir. İslâm dîninde, Allahü teâlânın huzurunda herkes birbirine müsâvîdir. Namaz kılarken, en üst mertebedeki bir müslüman ile en alt mertebedeki, en zengin ile en fakir, bir beyaz ile bir zenci müslüman yan yana durur ve Allahü teâlâya birlikte secde ederler. Bu da insanları kaynaştırır. Birlik ve beraberliği sağlar. Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler, ırkçılığı, ırk üstünlüğünü kesin olarak reddetmektedir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: "Ey insanlar, şüphesiz biz sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır." (Hucurat 13) Bu husus hadis-i şeriflerde de şöyle bildirilmiştir: "Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arab'ın Acem'e, Acem'in Arab'a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır." "İnsanlar bir tarağın dişleri gibi eşittir." "Irkçılık yapan da, ırkçılık için savaşan da ve ırkçılık uğrunda ölen de, bizden değildir." "Allahü teâlâ, cahiliyet övünmelerini sizden kaldırdı. Hepiniz Âdem aleyhisselamın evlatlarısınız. Âdem ise topraktan yaratılmıştır." Âlemlerin efendisi Peygamber efendimiz, hayatları boyunca insanlara, rengine veya mevkiine göre farklı muâmele yapmamıştır. O, insanları hâiz oldukları ahlâk nisbetince değerlendirmiştir. Sahâbe-i kirâmdan birisi, kendisine; "İnsanların en hayırlısı kimdir?" diye sorunca; "Ahlâkı en güzel olan" buyurmuşlardır. Peygamber efendimiz, bütün Müslümanları kardeş îlân etmiş ve bu kardeşliği soy kardeşliğinden üstün tutmuştur. Bu anlayışı, İslâmın beş şartından biri olan Hâc farizasında cemâatle kılınan namazlarda da müşahhas olarak görmek mümkündür. Her yıl muayyen bir vakitte yüzbinlerce müslüman Mekke-i mükerremeye akmakta, hac vazîfelerini îfâ etmektedirler. Dünyânın dört bir ucundan gelen Çinli, Afrikalı, Amerikalı, Asyalı, Avrupalı, Arap, Acem; siyah, beyaz, sarı; yüzbinlerce Müslüman orada huşû içinde yan yana, omuz omuza ibâdet etmektedir. Orada gözün gördüğü her insan, hep tek tip elbise, yâni ihram giyinmiştir. Dünyada bir başka örneği görülmeyen ve büyük ibretlerle dolu bu manzara, kardeşliğin en güzel ifâdesi, insan birliğinin belki de en yüksek sembolüdür. Bugüne kadar ayrı ırkta, ayrı renkte, ayrı dilleri konuşan, fakat aynı îmânı paylaşan bu insanları bir araya getiren ve kardeşliği hiçbir fark gözetmeksizin kalblere nakşeden din, sadece İslâmiyet olmuştur. Bunu unutup, kardeşliği, birlik beraberliği ırkta, sınıflaşmada arayanlar dünyada da ahırette de huzur bulamaz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.