Günümüz insanının, hele idarecilerinin idrak etmesi mümkün olmayan, Asrı saadet devri Humus valisinin yaşayışından bugün de bahsetmek istiyorum... Hazret-i Ömer zamanında, Humus valisi olan, Said bin Âmir, müslüman, gayr-i müslim herkes tarafından çok sevilirdi. Hazret-i Ömer, Said bin Âmir hazretlerinin, herkes tarafından çok sevilen bir kimse olduğunu öğrenince Humuslulardan bir grup insana, "Peki çok sevdiğiniz valinin hiç kusuru yok mudur?" diye sordu. Onlar da dört kusurunun olduğunu söyleyip tek tek saydılar. Bunun üzerine hazret-i Ömer, Said hazretlerinin hemen Medine-i Münevvereye çağırıp sordu, "Yâ Said, halkın şikayetçi olduğu bazı kusurların varmış, bunlar hakkında ne diyeceksin?" "Ya Ömer, bunlar neymiş" diye sorunca, "Vazifene sabah namazından hemen sonra değil, kuşluk vakti geliyormuşsun. Geceleri insanlar içerisine hiç çıkmaz, görünmezmişsin. Haftada bir gün evine çekilir hiç kimseyi kabûl etmezmişsin. Eshâb-ı kirâmdan, Hubeyb hazretlerinin şehid edildiği söylenince bayılıyor kendinden geçiyormuşsun" dedi. Hazret-i Said, şimdi bunları sana izah edeyim, dedi. 1- Vazifeme ancak kuşluk vakti, gelebiliyorum. Çünkü hanımım hastadır. Evde bütün hizmetleri kendim yapıyorum. Hamur yoğurur, ondan ekmek yapar, pişirir abdest alır öyle çıkarım. Geç kalışım bundandır. 2- Geceleri insanların içerisinde görünmeyişimin sebebi; gündüzleri halkın hizmetleriyle meşgul olurum. Geceleri de Allahü teâlâya hizmet ve kulluk için ayırdım. Böylece gündüzleri yaptığım işlerin, verdiğim hükümlerin muhâsebesini yapar, yanlış kararlarım varsa düzeltirim. 3- Haftada bir gün evime çekilip hiç kimse ile görüşmememin sebebi, başka giyecek elbisem olmadığından, yıkadığım elbiselerim kuyuruyuncaya kadar kimseyi kabûl edemiyorum. 4- Hubeyb hazretlerinin şehâdetini hatırlayınca bayılmamın sebebi anlatılacak şey değildir. Çünkü Mekke müşrikleri Hubeyb hazretlerini asarlarken yanlarında idim. Belki mâni olabilirdim, fakat o zaman henüz îmân etmemiştim. Seyirci kaldım. Onun gösterdiği cesaret ve celâdeti hatırladıkça, ne kadar kuvvetli bir îmana sahip olduğunu daha iyi anlıyorum. Niçin mâni olmadım diye üzüntümden bayılıyorum, cevabını verdi. Bunun üzerine, "Yâ Ömer, bundan sonra beni valilikten affet" diye rica etmiş ise de hazret-i Ömer bunu kabûl etmeyip yine vali olarak bırakmıştır. Hazret-i Said bin Âmir, İslâmın koruması ve emniyeti altında bulunan gayri müslimlere karşı yumuşak davranır ve çok ilgi gösterirdi. Şam'daki zimmîler onun bu yüksek tavrından çok memnun idiler. Bir defa hazret-i Ömer, onun zimmîler tarafından çok sevildiğini haber aldı ve sordu: "Neden ahali bu kadar ona muhabbet gösteriyor?" "O, halkın dert ortağıdır" dediler. Hazret-i Ömer bu duruma sevindi ve memnuniyetini belli etti. Hazret-i Said bin Âmir, fakirlerin, muhtaçların ve zavallıların dert ortağı olup, bu onun en bariz özelliği idi. Fakirler ve muhtaçlar kendisini çok severlerdi. Hazret-i Said bin Âmir, eline geçeni fakir-fukaraya ve muhtaçlara dağıtır, kendisine çok zarurî olandan fazlasını bırakmazdı. Sık sık şunu söylerdi: "Muhammed aleyhisselâmı, hak peygamber olarak gönderen Allahü teâlâya yemin ederim ki, bütün âlem helal mal, para ile dolu olsa ve hepsini bana verseler, bu fakirliğime değişmem!" ....... Not: Okuyucularımız sık sık, "Kâinatın Efendisi" ve "365 Gün Dua" kitaplarını nereden temin edebileceklerini soruyorlar. Kitaplar, İstanbul Sultanahmet Kitap Fuarı Bedir Yayınevi; Ankara Kocatepe, Alperen Yayınevi standlarından ve Arı Sanat (0212 520 41 51) Yayınevinden temin edilebilir.