Valinin en kârlı yatırımı

A -
A +

Al­lah adam­la­rı, ken­di­le­rin­den zi­ya­de baş­ka­la­rı­nın se­vin­me­le­rin­den zevk alır­lar­dı. Bu­nun için de, el­le­ri­ne ne ge­çer­se fa­kir fu­ka­ra­ya da­ğı­tır­lar, on­la­rı se­vin­di­rir­ler­di. Haz­ret-i Ömer, Sa­id bin Âmir'i Mu­sul'a bir va­li ta­yin et­miş. Bir sü­re son­ra da, ken­di­sin­den Mu­sul'da­ki fa­kir­le­rin lis­te­si­ni is­te­miş. Haz­ret-i Ömer bak­mış lis­te­nin ba­şın­da va­li­nin is­mi var. Bu­nun araş­tı­rıl­ma­sı için Mü­fet­tiş gön­der­miş. Tef­tiş so­nun­da, va­li­den da­ha fa­kir kim­se­yi bu­la­ma­dık, ek­me­ği su­ya ba­tı­rıp yi­yor, ka­tık bi­le yok, di­ye ra­por ver­miş­ler. Haz­ret-i Ömer bü­tün fa­kir fu­ka­ra­yı do­yu­ru­yor, bin al­tın da va­li­ye gön­de­ri­yor. Va­li al­tın­la­rı ha­nı­mın önü­ne dö­kü­yor. Haz­re­ti Ömer pa­ra gön­der­di, ne ya­pa­lım? di­yor. Ha­nı­mı, he­men pa­za­ra git şu­nu al bu­nu al, di­yor. Va­li, ta­mam, bun­la­rın hep­si­ni ala­ca­ğım, ama ka­lan ne ola­cak? Ne ola­cak, sak­la­ya­ca­ğız, lâ­zım ol­duk­ça kul­la­na­ca­ğız. Va­li de­di ki, ama bu böy­le bi­ter. E pe­ki ne dü­şü­nü­yor­sun? di­ye ha­nı­mı sor­du. Val­la sen ba­na izin ve­rir­sen ben bun­la­rı alı­rım, ama bir iş or­ta­ğı bu­la­yım, ve­re­yim de iş­let­sin bâ­ri. Hem pa­ra ka­lır, hem de kâr­dan is­ti­fa­de ede­riz. Pe­ki de­di, bu ak­lı­ma ya­tar; al o za­man. Al­dı va­li bey ke­se­yi, ne ka­dar fa­kir fu­ka­ra var­sa hep­si­ne da­ğıt­tı, gel­di... Ay ba­şı gel­di. Ha­nım de­di ki, kâr ne­re­de? Ne kâ­rı de­di yâ­hu! Sen de­din ki, kâr ge­le­cek. Ge­le­cek ama öl­me­dik, öl­sey­dik Ce­nâb-ı Hak ahi­ret­te ve­re­cek­ti. Bir da­ha söy­le, de­di. Ben bü­tün al­tın­la­rı fa­kir fu­ka­ra­ya da­ğıt­tım. Çün­kü Rab­bim­den da­ha iyi or­tak bu­la­ma­dım. Hep­si be­ni kan­dı­rı­yor­du, ama Rab­bim kan­dır­maz. Bi­re ye­di yüz ve­rir, ye­di bin ve­rir, ama O tam ve­rir. Bu­nun üze­ri­ne, va­li­yi at­mış ev­den. Va­li ne yap­sın, git­miş bir ar­ka­da­şı­nın evi­ne. Bir­kaç gün geç­tik­ten son­ra ha­nım­lar gel­miş ai­le­si­ne. De­miş­ler ki, sen çok yan­lış yap­tın. Kos­ko­ca va­li baş­ka­sı­nın evin­de ya­tı­yor. Adam­ca­ğız ken­di evin­den de ol­du. Ge­lin ba­rı­şın. Bun­lar ba­rış­tı­lar. Eve gel­di va­li bey, ha­nı­mı de­di ki: Bir da­ha gön­de­rir­se ne ya­par­sın? Ay­nı­sı­nı ya­pa­rım, bu ko­nu­da ben­den ge­ri adım bek­le­me! Eğer şu be­nim gör­dük­le­ri­mi gör­sey­din, sen ben­den da­ha ev­vel da­ğı­tır­dın. Her bir fa­kir için, onu se­vin­dir­di­ğim için, Al­la­hü teâ­lâ gök­ten bir nur in­di­ri­yor, o nur gü­ne­şi ka­rar­tı­yor. Bir fa­kir se­vin­di­ği için. Bı­rak dün­ya­yı de­di, boş­ver, ben o nur­la­rı gör­dük­ten son­ra, da­ha faz­la­sı­nı ver­mek is­te­rim. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.