Avrupa, Amerika gibi gelişmiş ülkeler, teknoloji, insan hakları, sosyal adalet gibi konularda devamlı yükseliş kaydediyorlarsa da, insanı insan yapan hayvanlardan ayıran ahlaksızlık, fuhuş gibi konularda da her gün irtifa kaybetmektedirler. Batı'ya yaklaştıkça biz de bundan nasibimizi almaktayız. Avrupa Birliği'ne girdiğimizde bizi bekleyen en büyük tehlike de budur. Şimdiden bununla ilgili savunma, koruma tedbirlerini almazsak bir müddet sonra onlardan farkımız kalmaz. Daha Avrupa Birliği'ne girmeden bu tehlikenin sinyalleri gelmeye başladı. Geçenlerde bir gazetenin manşetten verdiği haber bu acı gerçeği göstermektedir. Bu haberde, iki erkeğin; Alman vatandaşı olmuş bir Türk genci ile Türk vatandaşı bir Türk gencinin Almanya'da resmen evlendikleri bildiriliyordu. Cenab-ı Hakkın, lanetlediği, çirkin iş buyurduğu ve bu yüzden bir kavmi (Lut kavmi) helâk ettiği, Hıristiyanlık dahil bütün dinlerin yasakladığı bir fiile sözde Hıristiyan olan bir millet resmen müsaade ediyor. Batı'da erkek-kadın ve kadın kadına fuhuş, zina zaten hayatın normal bir parçası haline gelmiş durumda. Batı bu tür ahlaksızlıklara engel olmak bir yana her türlü kolaylığı, desteği vermektedir. İnsanları hayvanlaştırmak hatta hayvandan daha aşağı hale getirme gayreti içindeler. Milletlerin dışa dönük huzur ve emniyetini sağlamakla görevli Birleşmiş Milletler de milletlerin iç huzurunu bozmak için kapıyı aralamış durumda. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, geçenlerde Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan homoseksüel çiftlerin evliliğinin de, geleneksel evliler gibi tanınacağını, bunun da Birleşmiş Milletleri, toplumsal, dini ve kültürel açıdan zenginleştireceğini söyledi. İnsanların sözde rahat ve huzurunu sağlamak maksadı ile ortaya çıkan kuruluşlar, bir taraftan bazı faydalı işler yaparken diğer taraftan öyle hatalar yapıyorlar ki, insan insan olmaktan çıkıyor. Bazı yönlerden insanları medeniyetin zirvesine taşırken diğer yönden vahşetin, gayri insaniliğin zirvesine taşıyorlar. Sonra da, "kimse evlenmiyor, nüfus artışı eksiye düştü, bunu nasıl artıya çıkartabiliriz"in planlarını yapıyorlar. Ailenin, evliliğin korunması ve evliliği kötü yönde etkileyen nedenler üzerine araştırmalar yapıyorlar. Bu konuda yapılan bir araştırmanın özeti şöyle: (A.A)'nın New York mahreçli haberine göre, Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan bir araştırmaya göre, iş yerinde karşı cinsten çok sayıda kişi bulunması, evliliklerin yüzde 70 oranında bozulmasına yol açtığı, aynı cinsten insanların bir arada çalıştığı iş yerlerindeyse benzeri duruma rastlanmadığı tespit edildi. 7 yıl süren araştırmanın 1500 iş yerinde çalışan 37000 çalışanı kapsadığı bildirildi. Araştırmanın ilginç bir sonucu, karşı cinsten çok sayıda insanın bulunduğu iş yerlerinde flörte başlayanların evli ya da bekar olmasının fazla önemli olmadığı, her iki kesimin de meşru evliliğe büyük darbe vurduğu tespit edildi. Araştırmaya göre, böyle iş yerlerinde çalışanların üçte biri boşanmışsa evli bir çalışanın boşanma ihtimali yüzde 43 oranında artıyor. Ayrıca iş yerinde aynı cinsten çok sayıda bekar çalışan bulunması halinde, boşanma riskinin yüksek olduğu, zamanla bu iş arkadaşlarını kendine örnek alan evli bir çalışanın boşanma riskinin yüzde 60 arttığı kaydedildi. Araştırmaya katılanlar, evli de olsalar, karşı cinsten biri eğlence olsun diye kendileriyle flört etmeye başlayınca, buna karşılık verdiklerini itiraf ettiler. Ancak böyle başlayan masum flörtlerin zamanla ciddi ilişkiye dönüştüğü ve evlilikleri tahrip ettiği belirlendi... Gerçekten Avrupa'yı anlamak mümkün değil. Bir taraftan böyle doğru tespitlerde bulunuyorlar, diğer taraftan bu tespitlerin tersini yapmak için de ellerinden geleni yapıyorlar...