Hazreti Osman bir defâsında Resûlullah'ın evinde hiç yiyecek kalmadığını işitmişti. Hemen bir semiz koyun, bir miktar bal ve bir çuval un alıp Hazreti Aişe'nin evine götürdü. Hazreti Aişe'ye şöyle dedi: "Ey müminlerin annesi, Resûl-i ekremin bunu diğer hanımları arasında paylaştıracağını zannediyorum. Hiç paylaştırmasın çünkü ben onlara da bunların aynısını gönderdim, dedi. Peygamber efendimiz eve gelip durumu öğrenince; "Yâ Rabbi Osman'ın geçmiş, gelecek, gizli, âşikâr, bütün günahlarını affet" diyerek duâ etti. Hazreti Osmân'dan sual ettiler: Yâ Emîr-el mü'minîn! Allahü teala hakkı için söyle ki, bu makâma ne ile ulaştın? Cevap verdi ki: Kitâbullahı sağ tarafıma koydum. Sünnet-i Resûlullahı sol tarafıma koydum. Bilirdim ki, Allahü teâlâ hazretleri benim sırlarımı bilir. Resulullah, Hazreti Ali'nin bir halinden dolayı ona üzülmüşlerdi. Hazret-i Ali'ye Hazreti Ebû Bekir şefâ'at etti. Affetmedi. Ömer-ül Fârûk şefâ'at etti. Affetmedi. Osmân bin Affân şefâ'at etti. Af buyurdular. Sonra sordular ki: Yâ Resulallah! Neden Ebû Bekir ve Ömer'in şefâ'atini kabûl etmediniz de Osman'ın şefâ'atini kabûl edip, af ettiniz. Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: "Bir kimsenin şefâ'atini kabûl ettim ki, Allahü teâlâya hitap edip dese ki; yâ Rab! Bu yer ile göğü yer değiştir. Veyâ dese ki; yâ Rab! Ümmet-i Muhammed'in cümle âsîlerine rahmet eyle! Allahü teâlâ şefâ'atini kabûl edip, cümlesini affeder." Bir gün Hazreti Osmân dört deve yükü buğdayı Fahr-i kâinâta hediye ettiler. Hizmetçileri geri gelip dediler ki: Yâ efendi, buğdayı Habîb-i Rabbil âlemîn, muhâcirîne verdiler. Hazreti Osmân dört deve yükü dahâ buğdayı gönderdi. Onu da Resûl-i ekrem hazretleri Ensâra dağıttılar. Hazreti Osmân dört deve yükü buğdayı dahâ gönderdi. Fahr-i kâinât onu da ailesi arasında taksîm edip, evlerine gönderdiler. Mübârek ellerini kaldırıp şöyle dua etti: "Yâ Rab! Ben Osman'ın ihsânından âciz oldum. Her kim bana ihsân etti, ben ona mükâfatını verdim. Ammâ Osman'ın mükâfâtından âcizim yâ Rab. Sen Osmân'a karşılığını ver." Derhâl Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Buyurdu: "Yâ Rasulallah! Allahü teala sana selâm eder. Buyurdu ki: Osmân'a benden selâm söyle. Söyle ki, biz ondan râzı olduk. Onu Cennet'te Sana refîk ettik. Arasat hesâbını ondan ref' ettik. Eğer sen ona mükâfattan âciz isen, biz ona mükâfattan âciz değiliz."