Bugün, bir bayan okuyucunun mektubunu sizlerle paylaşmak istiyorum: "Efendim gazetedeki yazılarınızı severek okuyoruz. Size bir sorunumuzdan bahsetmek istiyorum. Biz üç yıllık evliyiz ve iki çocuğumuz var. Ama gitgide huzurumuz kaybolmaya başladı. Anne babamın bize sık sık gelmeleri, her işimize karışmaları bizi sürekli yanlarında istemeleri bizi artık yıprattı. "Huzurun Kaynağı Aile" isimli kitabınızı okuduk. Çok istifade ediyoruz. Oradaki bizim gibilerin problemleri ile ilgili kısım harika. Size yalvarıyorum efendim o yazıları en yakın zamanda gazetede yayınlayabilir misiniz? Ailem yazılarınızı okuyor çünkü. Belki hatalarını fark ederler. Beyimle birlikte çok zor anlar yaşıyoruz. Ailem sürekli bizim yanlarında olmamızı istiyorlar. Torunları da olunca daha çok görüşmek istiyorlar. Torun sevgisi her şeyden öne geçiyor onlar için. Bizim de kendimize göre planlarımız oluyor ama bunu düşünemiyorlar. Biz gitmeyince de küsüyorlar. Böyle bir şeyi kız anne babası isteyince ailede çok huzursuzluklar oluyor. Hangi erkek böyle bir şeyi ister ki! Ailem beni hâlâ evdeki kızları olarak görüyorlar. Böyle yapacaklarsa neden evlendirdiler o zaman? Her gün ağlıyorum artık, sinirlerim mahvoldu. Bazen beyimle bu konuda tartışır bile olduk. Anne babamın yaptığı bu davranış bizi kopma noktasına doğru götürüyor. İşin garibi onlar hata yaptığının farkında değiller. Yaptıkları her şeyi normal görüyorlar. Bu durumu onlara anlatamıyoruz. Size yalvarıyorum lütfen yardım edin, en yakın zamanda köşenizde bu konuyu çok belirgin bir şekilde tekrar yazarsanız çok seviniriz. Allahın izniyle inşaallah bir yuvayı yıkılmaktan kurtarmış olacaksınız..." Maalesef anne babalar bu konuda büyük bir yanlışlık içerisindeler. Sizin de ifade ettiğiniz gibi bunun farkında da değiller. Herkes kendi yaptığını doğru zannediyor. O bahsi özetleyerek tekrar yayınlıyorum, inşaallah okurlar da hatalarını anlarlar ve vazgeçerler. "Aileler, çocuklarını evlendirdikten sonra, kuşun yuvadan uçtuğunu bir türlü kabullenemiyorlar. Halbuki artık onların yeni bir yuvası var. Bu yuva kendileri ve çocukları içindir. Bunun dışındakiler anne baba da olsa misafirdirler. Misafirin bir eve, her gün her akşam geldiği, evden çıkmadığı nerede görülmüştür! Haftada bir görüşme normaldir, daha fazla sıklıktaki gelip gitmeler iyi niyetle de olsa sıkıntı doğurur. İki ayrı ruh, iki ayrı bedenin uyum sağlaması kolay değil. Gençler bunun mücadelesini verirken bir de anne babaları ile mücadele vermeğe kalkınca işler iyice karışıyor. Ya ruh dengeleri bozuluyor ömür boyu bunun sıkıntısını çekiyorlar ya da, evlilik sona eriyor. Bir de kötü niyetli müdahaleler oluyor. Yeni evli gençler arasında hiçbir ciddi problem olmamasına rağmen kız tarafının damadı avuçlarının içine alma gayretleri, erkek tarafının da kızı anne babasından koparmak için yaptıkları akıl almaz mücadele yeni kurulan yuvaları çatır çatır yıkmaktadır. Gençlerden aldığım bu husustaki şikayetler dudakları uçuklatacak cinsten. İnsan, "Madem kızın bu kadar kıymetli idiyse ve dizinin dibinden de ayırmayacaktın niçin evlendirdin?"demeden duramıyor. Uzaktan akrabam olan iki genç evlenmişlerdi. Her iki taraftan da o kadar müdahale oldu ki, gençler gizlice Avustralya'ya kaçmak zorunda kaldılar. Evliliği ancak böyle kurtarabildiler. Şimdi anne babalar çocuklarının ve torunlarının hasreti ile kavruluyorlar. Her gün gözyaşı döküyorlar. Kendilerine de çocuklarına da kimsenin yapamayacağı kötülüğü yaptılar. Hani derler ya, insanın kendine yaptığı kötülüğü cümle âlem toplansa yapamaz..." Konuya yarın devam edeceğiz inşallah. ------ Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29