Yaratılışa aykırı yaşayışın bedeli

A -
A +

Dünyada; bütün devletlerde, milletlerde huzur kalmadı. Huzursuzluk, sıkıntı, anarşi, terör, yeni buluşlara, akıl almaz teknolojik gelişmelere rağmen her gün katlanarak artmakta. İnsanların rahat etmesi için yapılan çalışmalar insanlara daha çok sıkıntı vermektedir. Bütün bunların sebebi, başta insanın kendisi olmak üzere "yaratılanları" yaratılış maksadının dışında kullanmak. Dünyadaki canlı cansız herşey insan için yaratılmıştır. Dünyada huzur içinde yaşaması ve ahıret için hazırlığını yapması için. Hal böyle iken, bunlara maksada aykırı olarak sanki dünyada ebedi olarak kalınacak, hiç ölmeyecek gibi bağlanılırsa, hatta tapılırsa sıkıntı için davetiye çıkartılmış olur. Bugün ahıret unutulmuş paraya, dünyalıklara tapma noktasına gelinmiştir. Bunun için de insanoğlunun başından, sıkıntılar belalar eksik olmuyor. Eski ümmetler böyle durumlarda helaka uğruyorlardı, yok ediliyorlardı. Şimdi ise, peygamberimiz hürmetine isyanlarından dolayı insanlar helak edilmiyor, sıkıntılara, huzursuzluklara gark ediliyor. İsa aleyhisselam, havarileri ile seyahat ederken, bir köye uğradı. Köy halkının kimisini kapı önünde, kimisini sokak ortasında ölü buldu. Bu manzarayı görünce, İsa aleyhisselam havarilerine buyurdu ki: "Bunlar Allahü teâlânın gazabına uğramış kimselerdir." Havariler, "Bunların günahlarının ne olduğunu öğrenmek isteriz" dediler. Bunun üzerine, İsa aleyhisselam Allahü teâlâdan ölüm sebebini bildirmesini niyaz etti. Allahü teâlâ şöyle bildirdi: "Gece olunca sen kendilerine sor! Cevabını alırsın." Gece olunca, İsa aleyhisselam sordu: "Ey köy halkı, başınıza gelen nedir?" İçlerinden birisi cevap verdi: "Ey Allahın peygamberi, dünya sevgisine dalmamız sebebiyle bu hâle geldik." "Dünyayı nasıl sevdiniz?" "Dünyayı ahireti kazanmada bir vasıta, bir gaye bilmedik. Bir annenin çocuğunu kaybettiği vakit ağladığı, bulduğu vakit sevindiği gibi, biz de dünya malını kaybettiğimiz zaman çocuklar gibi ağlar, bulduğumuz zaman da çok sevinirdik." "Peki niçin hep sen konuşuyorsun, başkaları konuşmuyor?" "Ben onların yanında bulunuyordum. Onlardan değilim. Onlar şimdi çok fecî bir şekilde azap gördüklerinden, cevap verecek hâlleri yoktur. Ben cehennemin bir kenarında bekliyorum. Sonum ne olacak bilmiyorum." İsa aleyhisselam havarilerine buyurdu ki: "Dünyayı kendinize efendi edinirseniz, o da sizi kendisine köle eder. Ey havarilerim, sizin için ben dünyayı sırtüstü yere vurdum. Sakın benden sonra onu ayağa kaldırmayın! Çünkü o habistir. Onu seven Allaha isyan eder. Ahiret ancak onu terketmekle elde edilir." Dünyanın ne olduğunu Peygamber efendimiz şu hadis-i şerifleri ile çok güzel ifade buyurmaktadır: "Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış! Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehennem ateşine dayanabileceğin kadar günah işle!" "Dünya malından, sarıldığınız, sakladığınız her şey, yanınızda kalmayacak, sizden ayrılacaktır. Ancak Allah rızası için yaptığınız iyilikler ve ibadetler sizinle beraber kalacaktır." Fudayl bin Iyâd hazretleri buyurdu ki: "Dünya altından olsa, elbet geçicidir. Ahiret topraktan bir çömlek olsa, akıllı olanlara, devamlı olan çömleği geçici olan altından çok sevmek lazım olurdu. Nerede kaldı ki, çabuk kırılan çömlek dünya ve devamlı olan altın ahirettir!" Hasta, hastalığı sebebiyle, yemeğin tadını alamadığı gibi, dünya sevgisi olan bir kimse de, ibadetlerin tadını alamaz. Peygamber efendimiz, Dahhak hazretlerine sordu: "Tuzlu ve baharatlı yemekleri yiyip, üzerine süt içen sen misin?" "Evet öyledir ya Resulallah." "Bu yemekler nereye gidiyor, ne oluyor?" " Sonu mâlum, ya Resulallah." "İşte Allahü teâlâ, dünyayı Âdemoğlunun yediği yemeğin sonuna benzetmiştir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.