Yemeği azaltın ki...

A -
A +

Süfyan-ı Sevrî hazretleri, "Yemeği azaltın ki gece namazına kalkabilesiniz!" buyururdu. Sâbit el-Benânî de bütün geceyi ibadetle geçirir, kendi ev halkına: "Haydi kalkın ve ibadet edin! Bilin ki geceleri ibadetle kâim olmak, kıyamet gününün şiddet ve zahmetinden ehvendir!" buyururdu. Atebetül-Gulam hazretleri, geceyi ibadetle geçirmek için abdestini alıp kıbleye yöneldiği zaman, namaza durmazdan önce şöyle duâ ederdi: "Allah'ım! Ben, taşıyamayacağım ve altından kalkamıyacağım kadar günahı yüklenmiş bulunuyorum. O kadar ki, yere batmaya, sureti çirkinleştirilip cehenneme atılmaya müstehak olmuşum! İşte ben bu halimle huzuruna duranların en gerisinde durup, sana kullukta bulunmaya çalışıyorum. Umuyorum ki, ön saflarda bulunanları bağışlarsın da, bana da mağfiretinden bir şey isabet eder!" Hasan bin Salih, cariyesiyle birlikte geceleri ibadetle kâim olurdu. Günün birinde bu cariyeyi satmıştı. Cariye yatsı namazını kıldıktan sonra sabaha kadar namaz kılıyordu. Efendisinin âile efradına her saat başında "Ev halkı! Kalkın, namaz kılınız" diye seslenirmiş. Ev halkı da "Biz ancak sabah namazına kalkarız" karşılığını verirlermiş. Bunun üzerine câriye, Hasan bin Sâlih'e gidip "Beni öyle adamlara satmışsın ki, bütün gece uyuyorlar. Onların uykusunu gördükçe bana da bir üşengeçlik geleceğinden endişe ediyorum" diye dert yanmış. Hasan da ona acımış, hak ve hatırını sayarak onu geri almıştır. Râbiat'ül-Adeviyye hazretleri, her gece abdestini aldıktan sonra, efendisine "Benlik bir hacetin var mı?" diye sorardı. O da "Hayır" derse, sabaha kadar namaz kılardı. Gecenin ilk saatlerinde şöyle duâ ederdi: "İlâhî! Bütün gözler uyudu, yıldızlar dolandı, yeryüzünün hükümdarları kapılarını kapattılar; fakat Senin kapın kapanmaz! Beni affet Allah'ım!" Duasını yaptıktan sonra namaza kalkar, "Allah'ım, izzet ve celâlin hakkı için işte huzuruna durdum! Yaşadığım müddetçe hep böyle sabahlara kadar huzurundayım!" der, bu suretle ibadetine başlar ve devam ederdi. Ebül-Cüveyriye anlatıyor: "Ben, Ebû Hanîfe'ye tam altı ay hiç ayrılmadan arkadaşlık ettim. Bir gece olsun yere uzandığını görmedim." Süfyan-ı Sevrî buyurdu ki: "Ben, Ebû Hanîfe'den daha fazla ibadete düşkün, ondan daha zâhit ve takva ehli bir kimse görmedim."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.