Berâ bin Âzib hazretleri, kâfirlerin ölümü ile ilgili Resûlullahın şöyle buyurduğunu nakleder: Kâfirler, dünyadan alâkasını kesip öleceği zaman, şiddetli azâb yapan melekler, ateşten elbise ve katrandan gömleklerle karşısında dururlar. Rûhu çıktığı zaman yer ve gökteki bütün melekler kendisine lanet ederler. Göklerin kapıları kapanarak hiçbir kapı onun habis, kötü rûhunun kendisinden geçmesini istemez. Böylece rûhu geri döndürülür. Melekler derler ki: "Yâ Rabbî! Bu falan kulunun rûhudur, yerler ve gökler bunu kabul etmiyorlar." Allahü teâlâ buyurur ki: "Onu geri çevirin ve ona hazırladığım büyük azâbı gösterin. Çünkü ona da; "Sizi topraktan yarattım, yine toprağa iade edeceğim ve tekrar topraktan çıkaracağım" diye va'dettim." Sonra rûhu mezarına götürülür. Bundan sonra çirkin elbiseli, pis kokulu ve vahşi yüzlü birisi gelip karşısına dikilerek der ki: "Allahın gadabı ve sonsuz azâbı sana müjde olsun." Sonra gözleri görmeyen, konuşamayan ve kulakları duymayan bir melek onu yakalar. Onun için demirden bir tokmak hazırlanır. Bütün insanlar ve cin toplansalar onu yerinden kaldıramazlar. Hattâ dağlara vurulsa, kül ve toprak hâline getirir. Bununla kendisine bir kere vurulduğu zaman parçalanır, kül hâline gelir. Tekrar dirilir ve alnına öyle şiddetli vurulur ki, insan ve cinden başka yeryüzündeki bütün mahlûklar onun bağırmasını işitirler. Sonra bir melek seslenir: - Buna ateşten iki demir levha getirin ve mezarından da Cehenneme doğru bir kapı açın! Hemen onun kabrine ateşten iki demir levha döşenir ve Cehennemden de bir kapı açılır. Berâ bin Âzib diyor ki: Bir köylü, Resûlullaha gelip dedi ki: - Yâ Resûlallah! Cennete götürecek bir ameli bana öğret. Peygamberimiz bunun üzerine buyurdu ki: - Aç kimseleri doyur, susuz olana su ver, emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yap, yanî Allahü teâlânın emirlerini, iyi amelleri insanlara öğret, harâm ve yasak olan kötü şeyleri de insanlardan men et. Bunlara gücün yetmezse hayırlı, güzel olmayan sözlerden dilini sakındır.