"Yine iyilik yaparım!"

A -
A +

Bir gün Eshâb-ı güzîn, Resûlullah Efendimize dediler ki: Yâ Resûlallah! Hazreti Ali'yi bu kadar çok seversiniz. Hikmeti nedir, bize haber ver ki, biz de bilelim ve önceki muhabbetimizden de çok muhabbet edelim. Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Varın Ali'yi çağırın! Ondan haber alırsınız!" Eshâbdan biri Hazreti Ali'yi çağırmaya gitti. Hazreti Ali gelmeden, Server-i Enbiyâ buyurdu ki: "Ey benim Eshâbım! Bir kimseye iyilik etseniz, o kimse karşılığında size kötülük yapsa, ne yaparsınız!"Dediler ki: "İyilik ederiz." "Tekrar size kötülük yapsa!"Dediler: "Yine iyilik ederiz.""Tekrar size kötülük yapsa, ne yaparsınız!"buyurunca, başlarını aşağıya salıp, cevap vermediler. O sırada Hazreti Ali geldi. Resûl-i ekrem Efendimiz buyurdu ki: "Yâ Ali! Bir kimseye iyilik eylesen ve o sana mukâbelesinde kötülük yapsa, ne yapardın!", "Yâ Resûlallah! İyilik ederdim." "Tekrar kötülük yapsa!", "Yine iyilik ederdim." Sultân-ı kâinât Efendimiz, birbiri ardınca yedi defa sual buyurdular. Yedisine de, Hazreti Ali "iyilik ederdim" dedikten sonra, dedi ki: "Yâ Resulallah, yorulmayınız! O kimseye ben iyilik ettikçe, o karşılığında bana kötülük yapsa, yine ben ona iyilik ederdim" deyince, cümle Eshâb-ı güzîn dediler ki; "Yâ Resûlallah! Hazreti Ali'yi bu kadar sevip, muhabbet ettiğiniz kadar var imiş..." Eshâb-ı güzîn, Hazreti Ali'yi kıskandıkları için böyle sual sormadılar. Maksadları Hazreti Alî'nin yüksek mertebesine ve derecesine vâkıf olmak için, sual etmişlerdir. Hazreti Ali anlatır: Resûlullah Efendimizin huzurlarında oturmuştum. Elimi tuttu. Medîne-i Münevverenin sokaklarında berâber dolaştık. Bir bostâna geldik. Dedim ki: Yâ Resûlallah! Ne iyi bostândır. Buyurdu ki: Yâ Ali! Senin için Cennet'te bundan iyi bostân vardır. Bir bostâna dahâ geldik. Yine dedim ki; yâ Resûlallah! Ne güzel bostândır. Buyurdu ki: Senin için Cennet'te bundan iyi bostân vardır. Böylece yedi bostândan geçtik. Hepsinde ben dedim, ne iyi bostândır. O "sallallahü aleyhi ve sellem", senin için Cennet'te bundan iyi bostân vardır, buyurdu. Yol tenhâlaştı. Beni kucakladı. Kendi ağlamağa başladı. Beni de ağlattı. Ben dedim ki: Yâ Resûlallah! Sizi ağlatan şey nedir? Buyurdu ki: "Bir tâifenin kalblerinde bulunan ve sana âşikar etmedikleri düşmanlıkları için ağlarım." Ben dedim ki; yâ Resûlallah! Ben dînimde selâmette olur muyum? Buyurdu ki: "Evet, dininde selâmette olursun!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.