Zalimler hep lânetle anılmıştır

A -
A +

İnsanlık tarihi boyunca, zalim diktatörler, ellerini kana bulayıp, memleketlere hâkim olmuş, zulüm ile insanları inleterek, sömürerek, üstün silâhlar yapmış, dünyayı korkutmuş iseler de, çabuk yıkılmışlar ve târîh boyunca, lânetle anılmışlardır. Örümcek yuvası gibi çabuk kurulan tuzakları, sabah rüzgârı gibi hafîf bir kuvvetle uçmuş, insanlığa yarar birşey bırakmamışlardır. Şimdi de, zulme dayanan devletler, ne kadar büyük ve kuvvetli görünseler de, elbette yıkılacak, zulüm pâyidâr olmayacaktır. Böyle zalimler, bir anda parlıyan kibrite benzer ki, etrafındaki saman, talaş gibi hafîf şeyleri tutuşturur, eli yakar, evleri harâb edebilir. Kendi ise, hemen söner, biter. Adâlete dayanan devletler ise, kaloriferlerin radyatörü gibidir. Radyatör, birşeyi yakmaz, odaları ısıtarak, insanlara rahatlık verir. Sıcaklığı aşırı, zararlı değildir. Böyle hareket eden devletler tarihte az da olsa vardır. İslam tarihini inceleyenler iyi bilir. Hz. Ömer on yıllık Halifeliği zamanında, Kuzey Afrika'dan Türkistan'a, Azerbeycan'dan Yemen'e kadar uzanan iki milyon kilometre kareden büyük bir İslam Devletini kurdu ve mükemmel müesseselerle gayet muntazam bir şekilde yönetti. Herkes can ve mal güvenliği içinde idi. Tahakkümleri zulme değil, adelete, merhamete dayanıyordu. Örnek mi, işte size binlerce olaydan sadece biri: Rum İmparatoru Herakliyus'un büyük ordularını perişan eden İslâm askerlerinin başkumandanı Ebû Ubeyde bin Cerrâh hazretleri zafer kazandığı her şehirde tellallar dolaştırarak, Rumlara halîfe hazret-i Ömer'in emirlerini bildirirdi: "Hepiniz ticâretinizde, işinizde, ibâdetlerinizde serbestsiniz. Malınıza, canınıza, ırzınıza, kimse dokunmıyacaktır. İslâmiyetin adâleti aynen size de tatbîk edilecek, her hakkınız gözetilecektir. Dışardan gelen düşmana karşı, müslümanları koruduğumuz gibi, sizi de koruyacağız. Bu hizmetimize karşılık olmak üzere, müslümanlardan hayvan zekâtı ve uşur aldığımız gibi, sizden de, senede bir kere cizye dediğimiz vergiyi vermenizi istiyoruz. Size hizmet etmemizi ve sizden cizye almamızı Allahü teâlâ emretmektedir..." Humus Rumları, vergilerini seve seve getirip, Beytülmâl emîni Habîb bin Müslim'e teslîm ettiler. Bir müddet sonra, Herakliyus'un, bütün memleketinden asker toplıyarak Antakya'ya hücûma hâzırlandığı haber alındı. Bunun üzerine, Humus şehrindeki askerlerin de, Yermük'teki kuvvetlere katılmasına karar verildi. Ebû Ubeyde, şehirde tellallar dolaştırdı: "Size hizmet etmeğe, sizi korumağa, söz vermiştim. Buna karşılık, sizden cizye almıştım. Şimdi ise, halîfeden aldığım emir üzerine, Herakliyus ile gaza edecek olan kardeşlerime yardıma gidiyorum. Size verdiğim sözde duramıyacağım. Bunun için hepiniz Beytülmâla gelip, vergilerinizi geri alınız!" Böyle bir olay dünyanın neresinde görülmüş? Sömürme, gelirlerine el koymayı bırakın, hiçbir zorlama olmadan, zorlamayı bırakın normal istek bile olmadan alınan paralar iâde ediliyor. Hıristiyanlar, müslümanların bu adâletini, bu şefkatini görünce, senelerden beri Rûm İmparatorlarından çektikleri zulümlerden ve işkencelerden kurtuldukları için bayram yaptılar. Çoğu seve seve müslüman oldu. İşte, İslam devletlerini ayakta tutan, yaşatan, büyük ve başlıca kuvvet, îmân kuvveti idi ve İslâm dîninde, çok kuvvetli bulunan adâlet, iyilik, doğruluk ve fedâkârlık kudreti idi. Bunu için zulümleri ile değil, adeletleri ile anılıyor. Bundan sonra da anılacak!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.