Yusuf aleyhisselâm, kadınların, fuhşu güzel gösteren hileleri ve kendine lâyık olmayan teklifleri iyice artınca, Allahü teâlâya sığınıp duâ etti. Başına gelen bu musibetten korunmasını istedi ve şöyle niyazda bulundu: "Ey Rabbim! Zindan bana, bu Mısırlı kadınların beni davet ettikleri şeyden daha hoş geliyor. Onların isteklerini yapmaktansa, zindanı tercih ederim. Ya Rabbi! Eğer sen onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder, böylece sefihler zümresine dahil olurum." Azîz, bu işte Yusuf aleyhisselâmın suçsuz olduğunu anladığı için herhangi bir ceza vermeye lüzum görmemişti. Bu defa Züleyha başka hilelerle Yusuf aleyhisselâmı elde etmeye çalıştı. Yusuf aleyhisselâm ise onun hâllerine iltifat etmedi. Züleyha, Hazreti Yusuf'tan ümidini kesince, kocasına dedi ki: "Bu Kenanlı genç, beni insanlar arasında rezil etti. Kendi nefsinden murad almak istediğimi söyledi. Bu hususta mazur olduğumu insanlara anlatamadım. Ya bana izin ver, beni kınamamaları için insanlara mazur olduğumu anlatayım veya onu hapset!" Diğer kadınların kocaları da hanımlarını koruyabilmek için Azîze baskı yapıyorlardı. Hazreti Yusuf'un kadınların tasallutundan kurtulmak için yaptığı duâyı Allahü teâlâ kabul etti. Başta Azîz olmak üzere, Mısırlı kadınların kocaları da kadınların mekik dokur gibi Hazreti Yusuf'u görmeye gelmelerine mâni olmak için bir çare düşündüler. Neticede Azîz, dedikoduların son bulması için en uygun yolun Yusuf'un hapsedilmesi olduğuna karar vermişti. Böylece Yusuf aleyhisselâm zindana atıldı. Uzun zaman orada kaldı. Kaç sene zindanda kaldığı bilinmemektedir. Yusuf aleyhisselâm; zindanda, uzun zaman kalmış, kurtulma ümidi tükenmiş insanlar gördü. Zindan halkı da temiz ruhlu, güzel ve güler yüzlü, her yönüyle mükemmel bir insanla ilk defa karşılaşıyorlardı. Hiçbirinin hatırından onun bir suç işleyebileceği geçmiyordu. Yusuf aleyhisselâmla beraber, Mısır Firavununun iki kölesi de zindana atılmıştı. Bunlardan biri ekmekçisi, diğeri de şerbetçisi idi. Yusuf aleyhisselâm, zindanda hastaları ziyaret eder, onların işlerini görür ve sıkıntısı olanları ferahlandırırdı. Biri bir şeye muhtaç olsa, onun için, zindandakilerden para toplar ve yardımda bulunurdu. Geceleri daima namaz kılar ve Rabbini zikrederdi. Belâlara uğrayan, hayattan ümitlerini kesmiş hüzünlü kimseleri teselli ederdi.