Zulüm ve vahşet!

A -
A +

Ad kavmi öyle zâlim ve gaddar idiler ki, zayıf ve güçsüzler, onların yanında eğlence vasıtası idi. Bunlar üzerinde âdetâ kuvvet denemesi yaparlar, beğenmedikleri zavallı bir kimseyi çok yüksek binalardan aşağıya atıverirler, merhamet nedir bilmezlerdi. Adetâ zorbalık ve şiddet ile muamele etmeyi, kendilerine şiar edinmişlerdi. Kuvvet, şiddet sahibi olanlar, diğerlerini ezer, inletir, hatta işkence ile öldürürlerdi. Güçsüz ve korunmasız olanların hamisi ve sığınağı yoktu. Zulüm ve aşağılıkta akıl almaz derecede ileri gitmişlerdi. Herkesin gelip geçmekte olduğu çöl yollarına, güya kolay, kısa ve emin olan istikameti göstermek için çeşitli yanlış işaretler koyarlardı. Yolu bilmeyen garip, zavallı yolcular, bu yanlış işaretlere aldanarak, farkında bile olmadan, kızgın çöllerin içlerine kadar giderlerdi. Ad kavminin zâlimleri de, bu biçarelerin sıcak çöllerde, açlık ve susuzluktan, perişan bir vaziyete düşmelerini; kurda, kuşa yem olmalarını seyrederler ve habis ruhları bu alçaklık ve vahşetten zevk alırdı. Allah korkusu ve insanlık düşünceleri dumura uğrayan, şefkat ve merhametten tamamen mahrum kalan bu kavim, elindeki maddî imkân ve zenginlikleri, sadece zulüm vasıtası olarak kullanıyordu. Garip ve kimsesizleri, zayıfları, haklı, haksız ayırmadan, akıl almaz işkencelerle inletiyorlar, onları köle gibi çalıştırıyorlardı. Komşu kabileler de bunların zulüm ve işkencelerinden yaka silker hâle gelmişlerdi. Çünkü aynı şekilde onlara da, zulüm ve haksızlık ediyor, rahat bırakmıyorlardı. Maddî imkân ve nimetleri arttıkça, Ad kavminin şımarıklığı, haddi aşması da artıyor, Allahü teâlânın sonsuz nimet ve ihsanlarına karşı, şükür yerine nankörlükte ileri gidiyorlardı. Bağ, bahçe, tarla, hayvan, mahsul ve hatta nesillerinde şaşılacak bir bereket bulunması, dünya nimetleri bakımından, ulaşılması arzu edilen bütün her şeye kavuşmuş olmaları, onların gittikçe azıtıp sapıtmalarına, zulüm ve haksızlıkta daha da ileri gitmelerine sebep oluyordu. Bu hesapsız nimetlere şükredecekleri yerde, şükrü terkedip şirke, müşrikliğe devam ediyorlar, içinde bulundukları bolluk sebebiyle gurur ve kibre kapılıp, insanî duygu ve meziyetlerden ayrılarak, eğlence ve sefahet yolunda ilerliyorlardı. Herkesin gelip geçmekte olduğu işlek yolların kenarlarında yaptıkları gayet muazzam binalarda, benzeri görülmemiş bir ihtişam içinde yaşıyorlardı. Bu umumî yerlerde, ayrıca yüksek tepelerde yaptıkları sağlam bina ve köşklerde vakitlerini oyun ve eğlence ile geçiriyorlardı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.