Dürüstlük lafı herkesin ağzında sakız gibi çiğnenmeye başlayınca, bir iş adamı dostumun sözleri aklıma düştü... Bir gün şirketinde yemekteydik... Sohbetin ilerleyen dakikalarında iş adamının oğlu, yan şirketlerinden birinin genel müdürünün komisyon aldığını tesbit ettiğini söyledikten sonra belgeleri babasının önüne bıraktı. Belgeleri inceleyen baba hiddetlendi ve oğluna zafer kazanan kumandanmış gibi baktıktan sonra; - Önümüzdeki hafta yönetim kurulu toplantısına getirin, hırsız adamı def edip gönderelim, dedi. * İçimden dedim ki; -Helal olsun, adam dediğin böyle olur... Oğlu dışarı çıktıktan sonra iş adamı dostum dertlendi; -Yahu adama aylık 15 bin dolar maaş veriyorum, kâr payı veriyorum... Hâlâ neden tenezzül eder bu tarz pis işlere... İşte burayı anlamıyorum... Günümüz iş dünyasının en önemli sorunu olduğunu söyleyen iş adamları daima dürüst adam bulamamaktan dert yanıyorlardı... Kendime de hep soruyordum; Gerçekten dürüst adam bulmak zor muydu? * Gel zaman git zaman derken, aradan aylar geçti... Yine aynı iş adamı dostum ile yemek yiyorduk... Birden içeriye o hırsız denilen genel müdür girdi... Ne oldu da bu adam yeniden göreve geldi? diye merak ederken baktım işten bahsediyorlar, bazı evrakları imzalatıyor... * İş adamı şaşkınlığımı anladığından olacak ki, genel müdür odadan çıktıktan sonra; -Neden hayret ettin ? dedi. -Bilmem, üç ay önce hırsız diye işten attığınızı biliyordum. Bizzat oğlunuz söyledi, hem de belgeleriyle birlikte... Yüzüme baktı ve dedi ki; -Hiç unutma, patronların bir gözü daima kör, bir kulağı daima sağırdır... Çok şeyi görmezden, duymazdan gelirler... Gençler ise çok heyecanlı, tabii Amerika'da ve Avrupa'da gördükleri eğitimden kaynaklanıyor... Ve devam etti; -Ben genel müdürü attım, ama yılda 387 trilyon cirosu olan şirketim dört ayda 168 trilyon ciro kaybetti... Çünkü bu firmalar bizden mal almayı kesti... Ama bu hırsızı yeniden işin başına getirdik, kaybımızı telafi etti, hem de bir buçuk ayda... Şimdi 168 trilyon kaybettiren oğlum mu, yoksa kazandıran genel müdür mü? Kimi tercih edeyim? deyince güldüm; - Rakamları oldum olası sevemedim, harfleri daha çok sevdim... diyerek izin isteyip ayrıldım... Bir daha hiç mi hiç uğramadım yanına... * Bir başka iş adamı dostuma bu olayı anlattığımda ise bana dedi ki; -Hiç unutma, çalıp hem sana hem de kendine kazandırıyorsa, bu hırsız -en dürüstüm- diyenin yanında dahi iş bulur. Yok kazandırmadan sadece kendine çalıyorsa, her yerden kovulur... Ama ne kendine ne de şirketine çalmıyorsa bu adamın hiçbir yerde barınmasına imkân yoktur... * Çarkların böyle bir anlayışla döndüğü dünyada, meğerse dürüstlük kuru bir laf imiş... Herkes kazandıranı arıyor... Kazandıran ise hiçbir yerde ne yazık ki kaybetmiyor...