Akil adamlar

Bu ülkede 'siyaset, futbol' denilince hemen herkes fanatik olup çıkıyor... Fanatik olmayı ne de çok seviyoruz... Hele 'belden aşağı vurmayı' ise nerden öğrenildi, kim öğretti bu millete? Bilmiyorum... Sonuçta, bu kötü huy insanların ruhuna kadar işlemiş... Asrın içine düştüğü bu hastalığın adı; fanatizmdir... Cemil Meriç'in 'izm'ler bizlere giydirilmek istenen deli gömlekleridir' der'ken aslında ne kadar da doğru bir tesbitte bulunmuş... Deliler topluluklarına kim hükmediyorsa, o kitle 'pusula' takip eder gibi oraya akın ediyor... Ateşler bu yüzden sona ermiyor... * 'Taraf' olmakla fanatik olmayı birbirine karıştıran deliler topluluklarının aklı kendilerini pusula adam zannedenlerce örtülmüş... Doğru ve haklının yanında yeralan bir zihniyet anlayışına sahip olan akil adamlar artık oklarını kırmış, dağlara çıkmış, meydanlar akli evvellere kalmış... Taraf olmak demokrasinin vazgeçilmezidir. Lakin taraftarlık fanatik çizgisine çekildiğinde ise ülkeye terör, anarşi, çatışma, düşmanlık hakim oluyor... Amerika'da, Avrupa Birliği ülkelerinde de seçimler yapılıyor... Elbette orada da partiler, adaylar yarışıyor ama kimse kimseye belden aşağı vurarak, taraftarlarını fanatik çizgisine çekmeyi akıl etmiyor... Seçimi kaybeden kazananın yanında yeralıyor...Biliyor ki artık ülkesi kazanacak... * Bizde ise meydanlarda çekilen nutuklarda 'medeniyetlerin ittifakı, dinlerin buluştuğu şehir ve ülke' olarak dışımızdaki ülkelere ve milletlere karşı övünüyor ama kendi içimizde ise biraraya gelemiyor ve düşman oluyoruz... Hoşgörüsüzlük ülkeye hakim kılınıyor... Çatışmalar, teröre dönüştüğünde ise dağlara çıkan eli silahlı ve kanlı eşkıyaları düz ovaya indirebilmenin kırk türlü hesabı yapılıyor... Ve eşkıyaların zulmüne tahammül edenler, siyaset ve futbol arenasında birbirlerine karşı sonsuz tahammülsüz oluyor! Neden? İktidar, muhalefete. Muhalefet ise iktidara tahammül edebilmeli... Lakin, edep ve aklı çöpe atmamak kaydıyla... Pazar günü sandık başına giderken akil adamların pusulasına 'evet' denilmeli...