Yaşar Kemal diyor ki; - Kahramanlarımız 'Kürt' deyince nasıl korkuyorlarsa artık 'Türk' deyince de korkacaklar. Çünkü kendi kültürlerine, kendi insanlıklarına düşman hale geldiler. Türkiye'nin kültürünü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna işaret eden Yaşar Kemal devam ediyor; - Bu gidişata toptan karşı koymalıyız. Bitmiş değil bu halk. Kendi kültüründen korkar hale gelenlerin yolunu değiştirmeliyiz. * Yıllardan beri, bin yıllık kültürün yozlaştırıldığını yazan, çizen ve konuşanlarla gülüp alay edenler şimdi "Türkiye kültürünü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya!" diyor. Bu defa da ben gülüyorum... Kendi devrimini dahi gerçekleştiremeyecek kadar ithalci bir kafaya sahip olan bizim devrimciler, devrimin marşını bile ithal edecek kadar acze düştüklerini ve Taksim Meydanında Türk bayrağı yerine Rusların orak-çekiçli bayrağını dalgalandırdıklarını ve Lenin, Stalin, Mao ve Che'nin posterlerini bu ülkenin kentlerine ait duvarlara astıkları günleri unuttular... * Bu ülkenin kültür değerlerini savunan kalemler; yeşil parkaları giyerek fabrikaları yakıp-yıkarak sermaye düşmanlığı yapanlara, üç kuruşa çalışarak ekmeğini evine götürmeye çalışan işçileri zoraki greve dahil edenlere, başka ülkelerin 'İzm anarşistliğini' yapanlar için; "Komünistler Moskova'ya!" derken, Yaşar Kemal'in bugün söylediği tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorlardı. Yoksa; onların kızgınlıkları komünist oluşlarına değildi... * Bugün; 'komünistim' diyenlere kimse sesini çıkartıyor mu? Ne hikmetse, 'uluslararası' kahramanlarından bir anda mahrum kalanlar 'lararası' harflerini kazıyıp bir gecede ulusalcı kesildi! Garip değil mi? Alaşağı düşmeye gör... Düşünce; devrimlerin bir aldatmaca olduğu anlaşılınca eldeki bin yıllık kültür akla geliyor... Rusya'da devrim masalı alaşağı olmasaydı, bizim devrimcilerin elllerinde hâlâ orak-çekiçli bayraklar dalgalanacaktı ve bin yıllık kültürün karşı karşıya kaldığı kültür de akla gelmeyecekti...