İki gün boyunca Priştina ve Prizren şehirlerini gezdikten sonra insan bu ülkeye daha büyük bir hüzünle dönüyor... Ve Anadolu'nun birçok şehrinin değerlerini koruyamadığı, yozlaştığı bu süreçte iki küçük Balkan şehrinin kendini nasıl koruyabildiğine dair bir ipucu arama ihtiyacı hissediyor... Hem de yaşanan iç savaş ve vahşete rağmen... Bugün Anadolu'nun nice kenti öylesine yozlaşmış ki, Balkanlar ve Batı Trakya şehirleri dahi eline su dökemez... Yunan ve Sırp zulümlerine bile direnebilen o şehirler bugün küçük bir Osmanlı kasabası gibi âdeta ayakta duruyor... Sanki Bursa'daymış gibiyiz... İstanbul'un Süleymaniye semtinde geziyor ve Çemberlitaş'taki ara sokaklardaki küçük camilerdeymiş gibi hissediyorduk kendimizi... Dükkânlar, evler ve külliyeler, sokaklar ve caddeler hiç değişmemiş... * Kafalarda ise, batıya bizden daha yakın olmalarına rağmen şehirler asırlık bu çehreyi nasıl muhafaza edebildiklerine dair yığınla soru geziyordu... Ama cevabı basitti... Yıllarca komünizm baskısı, demir perde rejimi korkusundan, yokluğundan dolayı çehre bozulamamıştı... Avrupa'nın arka bahçesi olamamıştı... Arka bahçe yapabilmek için önce demir perdeyi yaktılar ardından çıkarttıkları iç savaşlar ile yıkılışı tamamladılar... Kısaca bu vahşete imza atan batı, insanlara demokrasi ve insan hakları dersi veren de batı... Bu oyunu yüzyıllardan beri sanatlaştırarak ve kutsallaştırarak o kadar güzel oynuyorlar ki! Neredeyse biz dahi inanacağız... * Yani bu şehirlerdeki camilerin, külliyelerin ve evlerin, cadde ve sokakların bu kadar yıldan beri bozulmadan bugüne gelmesinin altında yatan asıl neden; değerleri muhafaza etmeyi şiar edinen insanlar yüzünden değil... İmkânsızlıktan dolayıdır... Yoksa insanlarının ne kadar bozulduğuna şahit olmaktayız... Ama bütün bunlara rağmen bozulmamakta direnen ve gayret gösterenleri de görüyoruz... İşte bu gerekçeler yüzünden Balkanlar başını kaldırıp değişim sürecini başlatamamış ve küresel sermayeyi davet etmekte gecikmiş... Ve bugün küresel sermaye adımlarını yavaşça arka bahçelere atmaya başlamış... Yakında içerideki iş birlikçileriyle birlikte tozunu attırıp ve şehrin altını üstüne getirmeye başlar...