Atlas libas günleri...

A -
A +

Bir zamanlar dostluklara o kadar kıymet verilirmiş ki... Dostunu 'dünya malına değişme'yi teklif edenlere; Bütün dünya sizin olsun Bir dost bir post yeter bana Atlas libas senin olsun Bir dost, bir post yeter bana... cevabı verilirmiş. Posttan maksat iktidar veya koltuk değildir. Kastedilen kuru bir posttur... * Ya şimdi? Kaç kişi bir post için kaç dostunu yerlere serdi? Hesabını yapan hiç var mı? Kaç kişi bir post için kuytu gecelerde kaç dostunu yıkıp geçti? Bilen var mı? Sabah olunca da yiğitler gibi gezdi sokaklarda... Tanıyan var mı? Etrafa bakmadan kaç kişi kendine baktı aynalarda? * Paranın muhasebesi tutulur, vergisi ödenir... Hatta muhasebeci tutulur... Ya bir post için satılan dostların hesabını tutan defter var mı? Kaç dost dünya hazinelerinden sayılan atlas libası elinin tersiyle iter ve ardından; Atlas libas senin olsun Bir dost, bir post yeter bana, diyebilir? * Ne olacak bu ülkenin hali? sorusuna cevap aranır. Ülkelerin ve insanların kurtuluşu işte tam burada düğümlenmiştir... Dostunu kurumayan bir posta satanlar, ülkeyi, bayrağı atlas libaslara satmaz mı? 'Bir dost, bir post yeter bana' denilen günlere kavuşmadan, yiğitliğin lafı dahi edilmemeli dünyada...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.