Dünya pazarlarında bize ait üretilen ve kapışılan ne var? diye düşündüğümde aklıma gelen bir mamul dahi yok. Neden? Bilgi üretilmiyor. Çünkü düşünemiyor ve ARGE'den yoksun hantal bir sanayi var. Dikey büyümekten aciz... Şişmanlayan sanayi kalkınıyor sanılıyor. * İş adamı Nevzat Demir; 'Biz önemliyiz bizi beslerler, bizim çalışmamıza, üretmemize gerek yok' noktasına geldik. Sanki dünya bizleri beslemeye, bakmaya mecbur gibi davranıyoruz, diyor. * Bilgiyi üreten veya üretmesi gereken üniversiteler değil mi? Üniversiteler, geçmiş bilgileri ısıtmaktan ve konuşmaktan daha yorulmadılar ki! Kimin yakasına yapışacağını dahi bilmeyenler, boş yere yanlış adreste oturanları sopalıyor... İş adamı Nevzat Demir'e Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2003 yılında 'Türk Sanayisine Teknoloji ve Kalite Kazandıran İş Adamı' ödülü verir. Demir, teşekkür konuşmasında ise unutulmayacak bir ders verir. "Çünkü günümüz dünyasının sattığı, pazarladığı şey; sadece ürün değildir. Bilgidir, teknolojidir. Bilgi ve teknoloji ile donanmış yeni insan tipidir." * Lakin Nevzat Demir üzgün. Neden? Bilgi üreten kurum ve kuruluş olmadığından dolayı. Diyor ki Nevzat Demir; "Bu özgüven eksikliği, 200 yıldan bu yana ülkemizi kemirmekte, insanımızı tembelleştirmektedir. 200 yılda gele gele, 'bahşiş kültürü'nden 'avanta kültürü'ne geldik." * Ve kırk yıldan beri oyalanan millete bilimsel tarifi yapılan kuyruklu yalanı anlatıyor Nevzat Demir; " Jeopolitik konumumuz, demokrasi ile yönetilen tek Müslüman ülke olmamız, kültürlerarası barışın temsilcisi olmamız gibi gerekçelerle yönetiliyoruz" dedikten sonra 'Bir millet bu yalanla daha ne kadar oyalanacak?' sorusunu soruyor. * Sonuç; "Bilgi ve teknoloji üretmekten, kullanmaktan ve yeniden üretmekten geçiyor" diyen Nevzat Demir; "Kendimize efendi, kendimize sahip arıyorsak bu açık bir suç değil midir? Acizlik değil midir? Özgüveni olmayan bir toplumun suçüstü resmi değil midir?" sorularını soruyor. Cevabı olan var mı? Zannetmiyorum... Bize ait dünya pazarlarında kapışılan bir mamulün olmadığının nedeni de gerekçelere sığınıp yan gelip yatarak büyüme beklendiğinden kaynaklanıyor.