Kuşlar her gün aynı şarkıyı söylermiş... Bu ülkede muhalefet anlayışı kronikleşiyor... Ve gittikçe kalabalıklaşıyor... Bir kesim gücün yanında yer almaya çalışıyor, nemalanıyor, ayakta durabiliyor, bir kesim de güç düşmanlığı yapıyor, güce meydan okuyarak geçinmeye çalışıyor... Yeni bir hastalık değil... Asırlardan beri böyle gelmiş ve böyle gidiyor... Sadece siyasi alanda değil... Spor, ekonomi, eğitim ve kısacası günlük hayatın her köşesinde mutlaka bir kronik muhalefet anlayışıyla karşı karşıya kalıyor insan... Lafa gelince de; bardağın boş kısmına değil, dolu kısmına bakınız deniliyor... Ama bardağın boş tarafındakilerle daha çok ilgilenen yazar, çizerler daha çok ciddiye alınıyor... Bardağın dolu tarafını yazanlar ise tarih boyunca 'yağcılık' la suçlanıyor... En büyük yazar, çizer, yorumcu ve gazeteciler fanatikleşen ve kronik muhalefet anlayışına sahip kişiler arasından seçiliyor, kahraman ilan ediliyor ve rağbet görüyor... Ve en önemlisi sürekli muhatap alınıyor... * Bardağın dolu tarafıyla ilgilenilmesini isteyenler ise ne hikmetse sürekli bardağın boş kısmındakileriyle düşüp kalkıyor, dert anlatıyor ve bir araya geliyor... Bardağın dolu tarafındakiler ise her zamanki gibi kendi yalnızlıklarını ve itilmişliklerini yaşıyor... Hayatın her alanında değişimin kaçınılmaz olduğu savunuluyor ama fikirlerinde ve muhalefet anlayışında hiç değişmeyenler daha çok kazanıyor... Teknoloji değişiyor, kentler değişiyor... Muhalifer hiç değişmiyor... Değişenlere ise 'dönek' deniliyor... Ve bardağın boş kısmında dolaşanlara sürekli laf yetiştiriliyor... * Değişim masalları anlatanların, yazanların değişimden hiç nasiplenemediklerine şahit oldukça insanın yerinde durası geliyor... Kırk yıldan beri hep aynı pencerenin pervazına pinekleyen ve hep aynı şarkıyı söyleyenler hayatın her alanına inançsızlık perspektifinden bakmaya devam ediyor... Bu yüzden değişmelerini beklemek hayal... Kronikleşen muhalifler bu yüzden iktidar olamıyor... Ve iktidarlara da düşmanlıkları buradan geliyor... Fikirlerini ve söylemlerini zamanla değiştiren Tolstoy bu özelliğinden dolayı çok eleştirilince diyor ki; - Ben kuş muyum ki her gün aynı şarkıyı söyleyeyim! Ne acı ki; kuşlar gibi her gün aynı şarkıyı söyleyen ve bardağın boş tarafında gezinenler daha çok değerli sayılıyor... Değişimlerden de yine en çok bunlar nasipleniyor... Bardağın dolu tarafındakiler ise itilmeye, uzaklaştırılmaya ve ötekileştirilmeye mahkûm ediliyor...