Sekiz gün sonra Fransa Meclisi; "Ermeni soykırımı olmamıştır" görüşünün açıklanmasını yasaklamaya, bunu söyleyenlere 5 yıl hapis ve 45 bin euro para cezası getirecek yasayı çıkartmaya çalışacak. Korkut Özal'ın anlattığı fıkra aklıma geldi. Adam soluk soluğa kadının huzuruna çıkar. Der ki; -Kadı efendi, bir öküz bir öküzü vurup öldürürse, sahibine ceza var mıdır? Kadı, sakin bir ifadeyle cevap verir; -Olur mu canım, bir hayvan bir hayvanı vurup öldürmüş, sahibine neden ceza verilsin ki? Adam rahatlar ve ekler; -Kadı efendi eksik anlattım galiba, bizim öküz sizin öküzü vurup öldürmüş! Kadı hiddetlenir; - Olayın ciheti şimdi değişti, dedikten sonra 'kitaba bakmak lazım' der. * 'Sözde Ermeni Soykırımı' yalanlarına sarılan, yakamızdan bir bahane ile tutup taviz kopartmak isteyen, ikiyüzlü batı, kendileri söz konusu olduğunda öfkesine yenik düşüyor... Türkiye'de devletin en tepesindekiler 'bunu tarihçilere bırakalım' dediğinde, batı teklifi ret ediyor. 'Ermeni soykırımı yoktur' diyenlere iki gün sonra ceza vermeye çalışan Fransa'nın Dışişleri Bakanı Blazy'e Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Sofya'da sordu; -Ne yani, ülkenize geldiğimizde bizi tutuklayacak mısınız? * 1945 yılında 45 bin Cezayirlinin Fransız askerlerince katledildiğini açıklayan Cezayir, Fransa'dan özür dilemesini istedi. Cezayir'in lideri Abdülaziz Buteflika'nın; "Fransa'nın sömürge döneminde bize yaptıkları soykırımdır" diye açıklayınca Fransa ayaklandı. Blazy şiddetle tepki gösterdi; "Bu konular siyasetçilerin işi değildir... Buna ancak tarihçiler karar verebilir." Jacques Chirac; "Tarih yazmak tarihçilerin işidir, hukukun değil" Fransa Başbakanı Villepin ise; "Geçmiş hakkında konuşmak ya da yazmak parlamentoların işi değildir" diyerek Cezayir'i sert bir dille uyardılar... * Peki sekiz gün sonra? Fransa kim adına ceza vermeye çalışacak? Hani hukukun, parlamentonun değil tarihçilerin işiydi? Türkiye ve Cezayir olunca iş siyasetçilerin... Kendileri söz konusu olduğunda ise söz tarihçilerin... Anlayacağınız, kitap arıyorlar... Lakin, yazılanlara mı, yoksa yazılacaklara mı? İşte orası belli değil...