'Kürt' açılımı adı altında çalıştaylar düzenleniyor... Beyin fırtınaları estiriliyor... Her kafadan bir ses çıkıyor... Taslak halindeki projenin hatları çizilmeden kamuoyu ile paylaşma ihtiyacını neden hissediliyor? Ya siyah ya da beyaz çizgisine neden taşınıyor? Birileri sadık, birileri de hain neden ilan ediliyor? PKK terör örgütünün elebaşı dahi 'bizi Avrupa birbirimize düşürdü' itirafında bulunuyor ama kimse Avrupa'ya hesap sormuyor. Aynı AB ise Kürt meselesini çözmemizi istiyor! Tesadüf ki, 17 yıl boyunca terör örgütüne 'otelcilik' hizmeti veren Suriye' de de aynı anda açılım başladı ve 2 bin PKK'lı için af gündeme alındı. Barzani, Talabani aynı anda yumuşadı! Anlaşılan birileri, bekle dedi gölgeye... * Kimileri açılımların amacı kardeşliktir diyor... Kardeşliği bozan kimler? Namusuyla yaşayanların, şehit düşenlerin suçu neydi? Şehit tabutları önünde 'akan kan yerde kalmayacak' nutukları neden çekildi? Evet, akan kan yerde kalmadı, ama böyle kalmayacağı, filmin böyle biteceği keşke baştan söylenseydi... * Teröre bulaşmayan dürüst vatandaşla kimsenin alıp veremediği yok. Bulaşanlara da ısrarla açılım yapmak niye? Yavuz Bülent Bakiler'in dediği gibi, Osmanlı devrinde ne oldu ki 24 Kürt ayaklanması oldu? İslam Halifesine bile ayaklananların derdi dün ne ise bugünde aynı! Teröre taviz verilmeden bölgeye yatırım gitmesine, fukaralıkla savaşılmasına, eğitim verilmesine kimsenin bir şey dediği yok! Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun avukatlar da eğitimliydi ama elebaşın avukatlığını yaptıklarını da unutmayalım. Sonuç, yeni bir ülke ve deniz bulamayız... Denizlerin ancak yakalarında bir hayat paylaşılır, deniz değil... Ülkeler ise asla değil... Rusya ve Yugoslavya olmak istemiyorsak... Ne diyelim, birileri bekle demiş gölgeye...