Belki de 'Irak'

A -
A +

Ve Irak'ta bir devir sona erdi. Saddam ve ekibi yıllar önce bir devir açtıklarını düşünerek yıllarca ülkelerini yönettiklerini zannettiler... Lakin, ilahi adalet 'nasıl gelirsen öyle gidersin' filmini dünyaya bir kez daha seyrettirdi. Saddam Hüseyin'in idamının ardından, yönetimdeki yardımcıları Tarık Aziz, İzzet El Duri ve Taha Yasin Ramazan gibi devlet adamlarını düşününce Sultan II. Abdülhamid Han'ın hatıraları aklıma geldi... Kendisinden çok büyük iyilikler gören sadrazamlarının, yöneticilerinin nankörlük ettiği Sultan II. Abdülhamid'e anlatılır ve bunlardan birinin de Sait Paşa olduğu vurgulanır... Sultan II. Abdülhamid Han ise onlara; - Garip şeydir; Sait Paşa, bana daima sıkıntılı zamanlarımda çok iyi hizmette bulunmuştur. Birçok hususlarda kendisine elçiler göndererek fikrini sorar, o zaman en doğru, sadıkane cevapları alırdım. Fakat sadrazam olunca iş değişirdi. O mevkiye gelince kendisinden istifade edilemezdi. Azle mecbur olurdum. Ayaklı kütüphanedir. Son derece bilgili, akıllı, tecrübelidir. Vezirlerimin arasında onun kadar bilgilisi yoktur. Fakat kurnazlığı ve korkaklığı yüzünden hizmet edemiyor..." * Gel zaman git zaman, gün batar ve devran döner... İttihat Terakki'nin ileri gelenleri arasında Sultan II. Abdülhamid Han'ı tahttan indirecekler arasında o kurnaz ve korkak Sait Paşa da yer alır. Ve Sultan Selanik'e sürgün edilir. Sürgün günlerinde etrafındakilerden biri Sultana,'sizi bu hale getiren, hıyanet eden Sait Paşa'dır' diyenlere; "Hayır, Allah'ın emri yerini buldu. Sait bir korkaktır. Onun için alet olmuş, böyle yapmaya kendisini mecbur görmüştür" der. * Kurnaz ve korkaklardan oluşan yönetim kadrosunun Irak'ı getireceği son durak elbette burasıydı... Artık, huzur Irak'a belki çok yakın, kimbilir belki de çok 'Irak'...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.