Bir değişim masalı

Bir zamanlar gazete, dergi, yayınevleri ve bütün matbaalar Cağaloğlu'ndaydı. Yerebatan Caddesi üzerinde ise bir Basın Dispanseri vardı... Gazeteciler Cemiyeti kendine ait bir binayı Sağlık Müdürlüğü'ne vermiş ve dispanser yapılmasına neden olmuş... Elbette takidire şayan bir hizmet... Çünkü, küçük bir iş kazası olduğunda ve günlük rutin rahatsızlıklarında kimse hastane kapılarına gidip sürünmüyor ve ihtiyaçlarını karşılıyordu... Geçtiğimiz günlerde bir sağlık raporu alabilmek için dispanserin hâlini gidip gördüğümde utandım... * Duvarları yıkık, boyasız... Perdeler kirli... İçerisi yarı yemek, yarı ilaç ve yarı ter kokuyor... Tuhaf kılıklı hastaların akın ettiği bir yere dönüşen dispanser âdeta tımarhaneye dönüştürülmüş... Doktor ve sağlık personeline söylenecek bir şey yok, çünkü nereyi muayene olarak gösterirseniz orada gelip görevlerini yapmak zorundadırlar... Değiştirecek gücü yok... Değiştirmesi gereken adresler ise uykuda... * Anadolu'da bir dağ köyünün sağlık ocağı seviyesinden daha kötü duruma düşürülen bu yerin hâlini bir sohbet ortamında AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu'ya söyledim... Babuşcu, durumu Sağlık Müdürüne aktarmış... Gerekli incelemeyi yaptıktan sonra binanın restore ile düzeltilemeyeceğine karar vermişler... Yetkililer, Gazeteciler Cemiyeti'ne binayi idari işler birimine çevirip ve bölgede yeni ve ayrı bir güzel binada Basın Dispanseri'ni yapma teklifini yapmışlar... Cemiyetten kapı gibi 'olmaz' cevabını almışlar... Şimdi bütün basın mensuplarına sesleniyorum: 'Değişim masalları' yazmakla ve konuşmakla devrimci olunmuyor, statükoyu yıkıp değiştirmekle olunuyor... TGRT HABER muhabirimiz Mevlüt Yüksel'e söyledim ve haber hâline getirdi. Milyonlarca insana bu rezaleti gösterdik... Cemiyetten ise çıt dahi yok... İnanmayanlar, Yerebatan Caddesi'ndeki Basın Dispanseri'nin o köhnemiş ve sağlıksız hâlini gidip görsün...