Bir fark vardı...

A -
A +

Gecenin bir yarısıydı, Palermo'da... Arabalar, gece yola düşen kervan ya da bir ışık nehri gibi kentin caddelerinden geçip gidiyor ve belki de ölüme doğru usulca yol alıyorlardı... Işıkları ise kentin üzerine çöken kara bulutları dağıtıyor ve aydınlatıyordu. Caddeler, sokaklar, arabalar, gürültüler, klaksonlar ve trafik ışıkları her yerde aynıydı! Fark, sadece insanların yüreğindeydi... * Aylardan ekimdi, Palermo'da... Kaldırımlara yağmur çiseliyordu. Soğuk rüzgâra rağmen insanlar, belki de, en anlamsızca, bir geceyi daha barlarda tüketiyorlardı. Roma Caddesi'nde lüks alışveriş adreslerinde marka peşinde koşanlar, bir günlüğüne de olsa mutlu olduklarına kendilerini inandırmaya çalışıyorlardı... Gelecekte kazanacakları parayı kredi kartıyla kaybedenler sigaralarından bir nefes daha çekerek sokak direğinin altında bekleyen kalabalıklara karışıyorlardı... Dumanın gökyüzüne doğru bir buhar gibi yükselişini seyrederek efkârlanıyorlardı... Kaldırımlar, mağazalar, markalar, yağmurlar, soğuk rüzgârlar, mevsimler, sigaralar ve tedirgin bekleyişler her yerde aynıydı! Fark, sadece insanların yüreğindeydi... * Katedralin kulesinden gelen çan sesleri gecenin sessizliğini dağıtıyordu, Palermo'da... Kentin ıslak kaldırımlarında sırılsıklam olunca, İmam Şafii Hazretlerinin; "Her nereye gidersen git, göğün rengi her yerde aynıdır" sözündeki anlamı bir daha düşündüm. Gerçekten de köye döndürülen dünyanın her yerinde, her şey aynıydı... Üstad Necip Fazıl'ın "Başını bir gayeye satmış kahraman gibi/ Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!" deyişindeki gayeye ulaşabilmek gerekiyordu... Ve asıl gaye "Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları"na giden yolda; yağız atlı süvari olabilmekti... Evet, bir fark vardı; o da yaşama gayesi idi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.