Bir 'İzm'in iflası

A -
A +

İzm'lerin ayakta kalması gerektiğini savunuyor değilim ama iflasın eşiğine nasıl geldiğini de anlatmak zorunda hissediyor insan kendini. Kararan bulutların arasından çiseleyen yağmur taneleri yere düşerken Kızıl Meydan'ı hızla geçip nehir boyunca dostum Reha Muhtar ile birlikte yürüdük... Kaldırımlarda Çinli işportacılar, devrim yıllarına ait elde kalan son kırıntıları da üç-beş rubleye satabilmek için uğraşıyordu.. Kanlı bir mirastan kalan kırık-dökük eşyalar da olsa... Bir zamanlar uğruna öldükleri, öldürdükleri, slogan atarak methiye dizdikleri, yere göğe sığdıramayıp her yere heykellerini diktikleri liderlerini matruşkalara sığdırmış satıyorlardı... * Kullanılmış çakılar, asker madalyaları, benzinli çakmaklar, orak-çekiç figürleriyle süslü kristal bardaklar yaşanan hatıralarıyla öylesine tezgâhta duruyordu.. Çinli işportacılar aslında tezgâha düşen bir izm'in iflasını anlatıyordu... Nehir boyunca kaldırımları süsleyen ağaçlar arasında, eski kilitlerin toplanarak bir ağaç haline getirilip dikildiğini görünce şaşırdım. Rus sanatçının ne demek istediği belliydi... Para her kilidin anahtarıdır, açamayacağı kapı yoktur... Sadece Rusya'da değil, dünyada her krallık artık yerini paraya devrediyordu. * Rus sanatçının kilitli ağacından kim ne mesaj çıkarttı bilinmiyor ama bir zamanlar kale gibi bir ülke olan Rusya'da artık kilitlenecek bir şeyin kalmadığını da açıkça anlatıyordu. Bir saat yürüyüşün ardından Kremlin Sarayı yakınlarında bir kafede oturup soluklandık... Kafeyi ise Çinliler işletiyordu... Çinli bayan bir garson Rusça ne içeceğimizi soruyordu... Bir zamanlar Rus-Çin rekabetini kime nasıl anlatabilirdik ki! Para, virüs gibi her kale kapısından fırtına gibi giriyor ve kasıp kavuruyordu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.