Bir minibüs dolusu adam

A -
A +

Kentler mi büyüyor yoksa adamlar mı küçülüyor! Shakespeare insanlığın içine düştüğü bu durumun resmini beş yüz yıl önceden satırlara döküyor; 'Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e' deyip 'vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni.' Necip Fazıl ülkenin en çalkantılı yıllarında 'adam gibi bir duruş' sergileyememenin alışkanlığa dönüştüğünü görüp bu duruşa isyan ediyor; -Bana bir minibüs dolusu adam verin ihtilal yapacağım! O gün bugün bu ülke hâlâ 'bir minibüs dolusu adam' arıyor... İrade kalmamış yol gitmeye... * Kalabalık kentlerde kaybolmak, ihanetlere imza atmak daha kolaylaşmış... Kırk yıllık bir dostla yol ayırımına gelinmişse ölene dek o kentte bir daha görüşülemiyor... İstendiğinde ise herkes bir telefon kadar uzakta... Düşmemek için ayakta kalabilmenin hesabı yapılıyor... Yanlış hesap ve yanlış sonuç da olsa... Adam gibi bir duruş sergilemekte ısrar edenler ise, 'ağaçlar ayakta ölür' gerçeğini kabullenerek yola çıkıyor... Yarınları kurtarma endişesi ve geçim kaygısı insanları her an doğru yoldan ayırabiliyor... * Shakespeare insanlığa beş yüz yıl öncesinden sesleniyor; "Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez..." Dünya derdi olanlardan bu duruş beklenmiyor... Derdi 'öteler' olan 'adamlar' ise dünyadan gitmeye değil, geride yalnız bıraktıklarına dertleniyor... Yine Shakespeare son noktayı koyuyor; "Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama." Sahi, bu ülke 'bir minibüs dolusu adamı' bulabildi mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.