Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Washington Post'ta yayınlanan ve kısaca 'Bir zamanlar Amerika' yı sorgulayan ve arayan yazısını okuyunca çocukluğumda yaşadıklarım aklıma geldi... Bir zamanlar hepimiz bir çocuktuk... Siyah beyaz çizgi kahramanlarından tanımaya başladık... Kütük kaleler... Tahta evler... Uçsuz bucaksız ıssız çöller... Çiftlikler... Atlar... Ve toplu tabancalar... Kovboyların cirit attığı bir Amerika tanıyorduk... Teksas... Yüzbaşı Tommiks... Zagor... Mandrake... Tom Braks... * Sonra yıllar geçti... Siyah beyaz televizyonlar evimize girdi... Bu defa başka bir Amerika ile karşılaştık... Gökdelenler... Müthiş arabalar... Uçaklar... Uzaylılar... Şerifler... Çeteler... Kökler... Küçük Ev... Bonanza... Dallas... Komiser Kolombo... Zengin ve Yoksul dizileri... Geceleri rüyalarımıza bir kâbus gibi giren kötü adam Falconetti... * Ne hikmetse ve nedense Kızılderililer ve siyahlara karşı savaşanlardan yana olduk... Zagor, Teksas ve Yüzbaşı Tommiks'in tarafını tuttuk... Kızılderilileri hiç anlamadık. Siyahları hiç mi hiç tanımadık. Ve hiç hak vermedik. * Bir zamanlar Amerika çok sevimli gözüküyordu... Bir dev olduğunu bilmiyorduk... Biz onların hâlâ çöllerde kalan, kütükten kalelerde yaşayan ve Kızılderililerle savaştıklarını zannediyorduk... Uzaya gittiklerini ise büyüdükçe öğrendik... Büyüdükçe öğrendik, fırsatlar ve özgürlükler ülkesi olduğunu... * Bakan Gül'ün makalesini okuyunca; sahi ne oldu o sevimli dev ülkenin o sevimli adamlarına? Nerdeydiler şimdi? Dünyayı neden ateşe verdiler? O sevimli devin bugün şehirleri yakan yıkan King Kong'a benzediğinin farkında değil miydiler?