Geçen hafta TRT'de bir banka patronunun hayatı ekrana getirildi. "Hayata hakim küçük tedbirlerin, miskin hesapların adamı" olan, paraya düşkünlüğü ile tanınan banka patronunun zirveden sıfıra düşüşünün hikâyesi anlatıldı. Para kazanma uğruna her şeyi meşru gören bankanın patronu, yaptığı ahlâksızlığının üstünü örtmeye çalışmadığı gibi, namuslu gözükmek gibi bir derdi de yok. Patronun etrafındaki adamların para için yaptığı bir yığın ahlâksızlıkları anlatan filmi izleyince ister istemez insan kendine "Bu filmi bir yerlerde görmüştüm..." diyor... * Konusuna gelince, 1940'lı yıllarda, yani İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir banka patronu, spekülatörlüğünü yaptığı yolsuzluklar sonucu ayaklanan banka mevduat sahipleri tarafından linç edilmek istenir. Patron, kendisine çok benzeyen bir adamı halkın önüne atarak linç edilmesini sağlar ve kurtulur. Eve dönen patrona ailesi dahi inanmayıp; "Biz gördük, babamız linç edildi, sen onun benzerisin" derler... * Paranın o yokluk yıllarında dahi insanları ne kadar bayağılaştırdığını anlatan Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in beş perdelik Para adlı piyesini TRT televizyona uyarlayarak güzel bir projeye imza attı. Paraya esaret 65 yıl önce böyle iken, kimbilir şimdi nasıldır? ... * Dünden bugüne bir fark var... Dünün patronları en azından "riyakâr" değilmiş ve açıkça, "ben namussuzum" diyebilecek kadar dürüst bir yanları varmış... * Paraya esir olanları da gördüm. Parayı esir edenleri de... O güzel dostum derdi ki: "Her neye güvenirsen onsuz kalmaya mahkumsun... Parasına güvenen bir gün parasız, malına güvenen bir gün malsız, havasına güvenen bir gün havasız, iktidarına güvenen bir gün iktidarsız kalmaya mahkumdur... Lakin, Yaradana güvenen asla bir gün O'nsuz kalmaz..." Dün ve bugün arasındaki fark buydu işte... * Paraya esir olanların sonu beş parasız bitti... Ama parayı esir edenler ise sadece parasızlığın sıkıntısını çekti... Ve paranın varlığına hiç güvenmediler... O güzel dost derdi ki: "Para kalbinize değil, cebinize girsin kardeşim..." Herkes 'biz ve para' ile münasebetini, muhasebesini bir daha gözden geçirmeli... Bakmalı... Cebinde mi yoksa kalbinde mi?