Her seçim öncesi Yüksek Seçim Kurulu'nun sadece televizyon kanallarına uyguladığı 'adil olmayan' cezalarından bıkıp usanınca yazmak şart oldu... Ve seçimlerin bitmesini bekledim... 1999, 2002, 2004, 2007 ve 2009 seçimleri öncesi hep aynı haksız uygulamaya maruz kaldığımızı belirtmeliyim... Bu ülkede medya denilince nedense herkesin aklına televizyon kanalları geliyor... Gazeteler, dergiler, internet siteleri, yerel televizyon kanalları ve radyolar akla hiç getirilmiyor! Gazete ve internet siteleri tam sayfa partiler ve adayların reklamlarını yayınlıyor, televizyona gelince, reklam yasak denildi... Bırakın reklam yayınlamayı, miting ve haber yayınladığımız halde yine YSK yayın durdurma ve uyarı cezaları verdi... Gerekçe ise, eşitlik ilkesine aykırı yayın yapmak... * YSK yasak kararlarına uymayan televizyon kanallarına ceza uygularken, gazete, radyo, yerel televizyon kanalları ve internet siteleri nedense ceza dışında tutuluyor... Eşitlik ilkesi nerede kaldı? YSK sadece televizyonların başında boza pişirmekten hoşlanıyor... YSK, RTÜK üzerinden sadece televizyon kanallarını denetleyebiliyor... Diğerlerini denetleyemiyor, denetlese de vereceği cezaya kimse aldırmıyor... * RTÜK kanunlarına göre yayıncılık yapmaktan zaten bunalan televizyon yönetimleri bir de YSK kararlarıyla boğuşuyor... İnsan sormadan duramıyor; - Bu kanunlar da televizyonların lehine hiçbir şey yazmıyor mu? Seçim yasaklarını delen gazeteler toplatılmıyor, sayfalarına belgesel haber gönderilmiyor... Neden sadece televizyonlara ceza yağıyor? Belli değil... Kanun ve sistemlerin değil, keyfiyetlerin ülkesi olmaktan bir türlü kurtulamıyoruz..