Çarpıklaşan insan

A -
A +

Zenginler; fukara dostlarını ancak ölürken ziyaret eder... O da ederse, işi çıkmazsa, ihalesi olmazsa, yurt dışına gitmemişse... Fukaralar da; zenginleri sürekli sağlığında ziyaret eder... O da edebilirse, kabul edilirse, derdini anlatabilecek kadar vakti bulabilirse, görebilirse, görüştürülürse... Bu çarpıklaşan dostlukları kim izah edebilir ki? Bugün sahtekârlara hizmet eden dürüstler bilmelidir ki, kendi çocukları da büyüyünce hizmet ettikleri sahtekârların, sahtekâr çocuklarına hizmet edeceklerdir! Dürüstlük bir erdemdir ama sahtekâra karşı değil! Bu çarpıklaşan ve insanın içine düştüğü dengesizliği ve ikiyüzlülüğü kim izah edebilir ki? * Örnek mi? Alın size bir örnek... Bir zamanların güçlü iktidarı ve lideri olan efsaneleşen Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal'ın etrafında pervane olan ve bir dakikalığına randevu almak için kuyruk bekleyen, nice adamların varlığına şahid olmuş biri olarak diyorum ki, gözaltına alınınca pervane olan o kadar insan nereye gitti? Güçlü iken yanında heybesini dolduranlar, iltifat edenler, sanki ömür boyu dostuymuş gibi bir intiba bırakanlar, bir üst makama terfi edebilmek, bir valilik kapabilmek, müsteşar, genel müdür olabilmek için kapılarda bekleyen o kadar dostun hepsi nereye gitti? Kırmızı halı serenler, poster asanlar, yollara çiçek dökenler nereye gitti? Sahi nereye gittiler? Hepsi ölmedi ya! İşte, çarpıklaşan bu ilişkileri kim izah edebilir ki? Çarpıklaşan kentler üzerine kafa yoracağımıza, içinde yaşayan ve çarpık kafaya sahip olanların psikolojisini konuşalım... Çarpıklaşan insanların kuracağı kentler elbette çarpık olacaktır... Başka ne beklenebilir ki!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.