Doğu ülkelerinde kurşunlar susmuyor, bombasız gün geçmiyor ve insanın bir değeri yok... Her gün binlerce insan ölüp gidiyor... Mısır, İran, Suriye, Libya, Irak diken üstünde oturuyor... Sokaklar kan kokuyor... Kim neyi paylaşamıyor? Kimse felaketlerden ders çıkartmıyor... Kimse akıbetlerden ibret almıyor... Ve bunlar İslam ülkesi olduğunu iddia ediyor... Kin, nefret ve intikam hangi kitabın neresinde yazıyor? Ve hangi âlim söylüyor? Şeytanların değirmenlerine sabahtan akşama kadar su taşıyanlar İslam'ı kurtardığını iddia ediyor... Rahmetli Seyyid Ahmet Arvasi'nin dediği gibi; - Beyler, İslamiyeti kurtarmayı bırakalım. İslamiyet ile kurtulmaya bakalım! Ama bugün kime sorulsa dini kurtardığını iddia ediyor... Oysa yakasını savaştığı zihniyete kaptırmış, kendinden haberi yok... H Demokrasi rejimini rayına oturtan devletlere bakıldığında; kişilerin, kurumların ve medyanın da demokratik olgunluğa eriştiği görülür... Taraftarlık; fanatikliğe ve daha da ilerisi düşmanlığa ve savaşlara yerini bırakmışsa o ülkelerde demokrasiden söz etmek mümkün değildir... Öfkelerin ve kinlerin kusulduğu bir meydana dönüştürülmüşse orada savaş vardır ve barıştan çok uzak bir diyardır... Taraf olmak demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur... Lakin taraftarlık bir başkasının yaşama alanını yok etmek demek değildir... * Demokrasi; bir arada yaşayabilme sanatıdır... Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde körü körüne tavır siyaseti ve gazeteciliğinin sona erdirildiğine şahit oluyoruz... Bu ülkede ise tavır gazeteciliği ve siyaseti hâlâ revaçta... Demokrasiyi savunanlar önce demokrat olmak zorundadır... Aksi halde kendine demokrattır... Başkasının yaşamasına, konuşmasına tahammül edemeyenlerin demokrasiden de söz etmeye hakkı yoktur... Zoru gördüğünde palyaço kıyafeti giyip kalabalıkların arasına karışanlar, kolay günlerde ise kahramanlaşmaya çalışıyor... Kimin neye inandığıyla ilgili değil, neyin doğru olduğuyla daha çok ilgili olunamadığı müddetçe bu ülkede adam gibi adam duruşuna hasreti daha çok yaşarız...