> Prag Kentin ortasında sıralanan taş köprülerin altından sessizce akıp giderken zaman, Vltava Nehri kenarında oturan adam salkım söğütler ve rengârenk açan çiçeklerle süslenen Prag'ı diğer şehirlerden ayıran ve kendini derin düşündürmeye iten nedeni bulmaya çalışıyordu... Tükenen vakitler arasında geçip giden günleri hatırlayınca vicdan ile yürek muhasebesi arasında sıkışıp kalıyor ve yarım kalan sevdalarına hayıflanıyordu... Hemen herkes; şöhretin peşinden 'hırs ve ihtiras' atlarını dörtnala koştururken Kafka'nın yaptıklarını biraz düşünüyor ve kendinden utanıyordu... * Kafka, ölmeden önce vasiyetini hazırlar ve yakın dostlarından Max Brod'a verir... Yazdıklarının hepsinin imhasını rica eder ama dostu vasiyete sadık kalmayarak, kendisine bıraktığı bütün eserleri yayınlatır... Yahya Kemal'in akıbetine çok benzetiyordu Kafka'nın durumunu... Yahya Kemal'in de sağlığında bir şiir kitabı bile yoktur... Öldükten sonra, dostları, tüm şiirleri'Kendi Gök Kubbemiz' adlı kitapta toplar... Kafka batı toplumlarının girdiği çıkmaz sokağı, açmazları, içine düştüğü yalnızlığı, hayata ve insanlara dair yabancılaşma sürecini iyi gözlemleyen ve doğru analiz eden biri olduğundan Kafka'nın Prag'ını seyrederken derin derin düşünüyordu... Ama yara derinlerdeydi. Derinler de sessizdi... Sessizce dünya yalanlarından uzaklaşmayı, ihtiras atından inmeyi ve doludizgin günahların peşinden gidenlere bir şeyler hatırlatmayı istiyordu... Tıpkı, hüzünden ibaret Prag gibi...