Gün batıyordu... Ankara'daki 'iktidar savaşlarının' baş döndürücü haber trafiğinden yorgun argın eve doğru yol alırken, meslekte geçirdiğim yirmi sekiz yılı düşündüm... Olaylar, insanlar, liderler, sözler, kavgalar, suikastlar, darbeler, teşebbüsler, batanlar, çıkanlar, mezardakiler, kalanlar, sefil hale gelenler, kazananlar, kaybedenler vs... Kısaca bu kelimelerin tariflerine denk düşen her şeyi yaşadım ve gördüm, en azından tanığı oldum... Yirmi sekiz yılı çok düşündüm ve düşündükçe çok şeyi hatırlamaya çalıştım... Hatırladıklarım aslında bu ülkenin tarihiydi... Yaşadıklarımız bir film gibi gelip geçince gözlerimin önünden... Anladım ki, bu ülkede kavgasız bir gün dahi geçmemiş... Dertsiz bir aş, bir gün dahi yenilmemiş bu ülkede... * Oysa, yorulduk... Bıktık... Usandık... Yaşlandık... Bitti, bitecek derken bir baktık her şey başa dönmüş... Kaç neslin tükendiğini bilen var mı? Herkes sinir hastası oldu... Ve hemen herkes öfkesine yenik düştü... Avrupa'da ise insanlar huzurlu... Herkes kendi işiyle meşgul... Kimse siyaset konuşmuyor... Gazete sayfalarında; polemik, kavga, darbe, yargısız infazlar, karalamalar, suçlamalar, tutuklamalar, tahliyeler, çatışmalar, terör yok... Olsa da seviyeli... Düşmanca değil... * Kavga âdeta bu ülkenin ekmeği, yağı ve suyu gibi olmuş! Lafa gelince de; demokrasi, barış, hoşgörü, uzlaşma, ittifaklardan bahsediliyor... Uygulamaya gelince ara sokaklarda bile çocuklar kavga ediyor... Gün batıyordu... Umutları yarınlara bırakarak eve doğru yol alıyordum...