Bir yabancı siyaset uzmanı; bu ülkenin siyasî tarihinin son 50 yılını incelemeden, günümüzdeki siyasî tartışmalara, kurulan partilere, ortalarda dolaşan liderlerin kalabalık oluşuna baktığında, zannediyorum kendi kendine; bu ülkede siyasi istikrarsızlık yaşanmaz çünkü lideri çok! kanaatine varır... Oysa, bu ülkenin siyasî tarihine 50 yıl geriden başlayıp, bugüne kadar inceleyerek gelindiğinde ise; çoğunluğun güvenini alabilmiş, siyasî istikrarı yakalayabilmiş, dört eğilimi kucaklayabilmek için çaba sarf etmiş, merkezde durabilmek için ter dökmeyi ve her tehlikeyi göze alabilmiş dört liderden fazlasını da göremez! Birçoğunun tabela partisi ve afişleri süsleyen liderler olduğu gerçeğini de mutlak anlar! Sonuç; gariptir ama doğruya çıkan bir tezdir! * Tez'i biraz açarsak; kalkınma, dünya ile entegre olma, değişimleri yakalayabilme, diplomasi sanatını kullanarak büyük güçlere karşı direnç ve düşmanlık sergilemektense, onlarla ticari ve dostluk bağlarına giden yolları deneme, insanların cebinin para görmesi, vatandaşın refah içerisinde yaşaması, altyapı yatırımlarının hızlandırılması, insana sadece insan olduğu için değer verilmesi ve daha nice sayamayacağımız politikaların izlenmesi de dört lider devrine rastlar... Peki kim bunlar? Bir, Adnan Menderes İki, Süleyman Demirel Üç, Turgut Özal Dört Recep Tayyip Erdoğan * Demokrasi'nin darbeler aldığı ve kesintiye uğradığı veya uğratılmak istendiği dönemler de yine bu dört liderin devrine isabet eder... Merhum Menderes ve arkadaşlarının son nefesini darağacında vermesi, Demirel kendi tabiriyle 'yedi defa gidip gelmesi', Merhum Özal'ın hâlâ sır olan ani ölümü bu tezin doğruluğunu gözler önüne seriyor. Ara dönemlerin liderlerini küçümsüyor ve istenen atmosferi yakalayamadıklarından dolayı suçluyor değilim... * Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da cezaevine gönderildiği, siyasî yasaklı ilan edildiği, 367 komedisinin ilan edildiği o garabet dönemler daha unutulmadı! Geçen hafta sağduyulu bir kararla ülke ve insanı derin bir nefes alarak TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın deyimiyle 'oh' diyebilmiştir... Kadro sıkıntısı dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur ama güvenilir lider yokluğu dünyanın her ülkesinde vardır... Ve bu sorun artık dünyanın görünmeyen, pek dillendirilmeyen önemli bir problemidir! Kalabalıkların güvenini kazanabilen liderler kolay bulunmuyor ve bu yüzden lider tüketen bir ülke olma huyumuzdan artık vazgeçelim... Çünkü, liderler kolay yetişmiyor... Özellikle bu ülkede! Köstek olmaktansa destek olabilme erdemini, bu ülkenin her vatandaşı göstermelidir... Çünkü hepimiz aynı gemideyiz...