"İstişare"nin yerine "tartışma"nın konulduğu günden beri bir şeyler ters gidiyor... Tartışmalar "dostluğu azaltır", "düşmanlığı ise azdırır" tesbitinin keşfine rağmen, bu doğruya insanlar her geçen gün yabancılaşıyor. Seçim meydanlarında toplanan veya toplatılan kalabalıklara seslenenler dinlendiği zaman kelimeler hâlâ vaad kokuyor... Ve meseleler yarınlara öteleniyor... * Milletten toplanan vergilerle doldurulduktan sonra iki de bir anlamsızca boşaltılan hazineye bazıları yine elini uzatıyor ve meydanlarda bol keseden dağıtıyor... Samimiyetten uzak sözlerin altında hâlâ ince hesaplar derin derin yatıyor... Kalabalıkların karşısında hesap yaparak, yarınlara randevu vererek ve binbir tilkiyi aklının derinliklerinde gezdirerek ateşli nutuk atanlar ne acı ki hâlâ alkışlanıyor... Meydanlarda başkalarını şikayet ederek, vurarak, kötüleyerek ve iftira atarak yapılan kavganın adına hâlâ siyaset denilmesinin karşısında birilerinin bağırarak; "Bu sizi daha iyi bir siyasetçi yapmaaaaaz!" demesi gerekmiyor mu? * Meydanlardaki bu değişmeyen siyasi anlayış bana birini hatırlatıyor... * Karşısında sürekli matematiksel düşünerek konuşma yapmayı alışkanlık haline getirenlere daima sabrediyordu... Günlerce düşünüp hesap yaptıktan sonra, karşısında konuşanları sabırla dinlediğinin şahidi çoktu ama karşısındakine arada bir kızarak edebi hatırlattığının şahidi ise çok yoktu... Bir defasında aynı koro, yine aynı şarkıyı kendisine söylemeye başlayınca, buğulu gözleriyle yürekleri yakıp da geçen adam, işaret parmağını şakağına bir namlu gibi dayadı ve; "Benim aklıma girmeyi bırakın, kalbime girmeye bakın! Çünkü kafadan konuşanlar genellikle hesap yaparak konuşur" dedikten sonra elini kalbinin üstüne götürdü; "Oysa buradan konuşanlar en doğruyu söyleyendir..." Bu sözlere şahit olan genç dostum o günden beri zar-zor ezberleyebildiği kerat cetvelini kafasından söküp çıkartası geliyordu. * Kalabalıkların karşısında hesap yaparak konuşanlar dünyanın iktidar koltuğunu kazanmayı amaç ediniyorsa, sıcağın altında saatlerce meydanlarda siyasetçileri dinleyenlerin beklentileri de elbette dünyalık oluyor... Bir köfteye... Bir dönere... Bir konsere... Bir çuval kömüre tamah ederek sandık başına gidip kapalı zarf içinde oy pusulasına evet mührünü basanlar unutulmadı... Bu eylem rüşvetten sayılmadıkça ve derebeylerinin nutuklarına aldanan kalabalıklar tükenmedikçe, bu şarkı daha "çoook" söylenir... Siyaset; dünyalık için anlaşmaya yarayan bir araç görüldüğü müddetçe, sandıktan çıkan sonuca da irade denilip vaziyet idare edilecek... Dünya hali işte; neylersin!