Kitapçıları dolaştığınızda yerli ve yabancı yazarlara ait liderlik üzerine yazılmış yığınla eser görmekteyiz... Bir çoğunun arzu edilen ve teorilerden ibaret, pratiği mümkün olmayan fikirlerdir... Piyasalar bu kurallardan habersiz... Ünlü iş adamlarından Erdoğan Demirören ile sohbet ediyoruz... Deneyimlerini elli yıldan beri küresel piyasanın acımasız meydanlarında savaşarak, boğuşarak veya sabır ederek kazanmış... Yani, bizzat yaşamış... "Herkesin bir konuda mutlaka bir düşüncesi vardır ama çoğunun düşüncesi düşünülmeden söylenmiş düşüncelerden ibarettir" diyen Demirören; - Unutma, lider ve patronların bir gözü kör ve bir kulağı daima sağırdır! Neden? diye sorduğumda; - Çünkü her gördüğünü, her işittiğini etrafındakilerle yüzleşirse, gördükleriyle ve işittikleriyle hesaplaşması gerekir... Hesaplaşma, muhakemeleşmek demektir... Yani tartışmadır... Ve kavgadır... Düşmanlıktır... Tartışmak, kaliteyi düşürür... Yanlış insanlara savunma hakkı verir... Oysa lider seviyesini düşürmeden asilce tek bir kelime söyler ve gördüğünü, işittiğini hissettirir... * Liderlik üzerine bilimsel tariflerle konuşanların teoriye, kalıplaştırılmış tariflerden ibaret konuşanların ise pratikten uzak kaldığını belirten Erdoğan Demirören; - Kitaplarda bilimsel olarak tarif edilen lider ve patronlar daha dünyaya gelmedi. Ve devam ediyor Erdoğan Demirören; - Sadece gelmesi arzu edilen profillerdir... Oysa o tarif edilen lider ve patronlar daha denenmemiştir... Yani denenmemiş profillerin mükemmel olduğunu söylemek ve iddia etmek hayaldir... Bilmiyoruz belki o tarife uygun biri işe sıfırdan koyulduğunda belki de üç gün sonra iflas edecek ve piyasadan silinip gidecek... Mesele teoriyi pratikle buluşturabilmektir... * Teori ile pratik arasında büyük bir fark vardır... Edebiyat fakültelerinde roman, hikaye ve şiirin nasıl yazıldığı öğretilir ama romanı da yine Adana'nın bir köyünden çıkan ve eğitimi olmayan ve bir gözü de görmeyen Yaşar Kemal'in yazdığı gerçeğini de unutmamak gerekir... Üstad Necip Fazıl zindana girince; - Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! diyebilmiş... Yani, yaşanmadan yazılmıyor... Hayatın her alanı böyle... Erdoğan Demirören'in tarifindeki yaşanarak yazılan ve söylenen liderlik kitaplarda yazmıyor ama yaşanmadan, düşünülmemiş düşüncelerden ibaret yazılan liderlik ve patronluk ise teoriden bir adım öteye gidemeyen ütopya olarak kalmaya mahkum oluyor...