Yaşlandıkça unutuveriyoruz bize yapılan iyilikleri... Ve bize yapılan kötülükleri ise hiç unutamıyoruz... Bize yapılan kötülükleri sürekli hatırladığımızda ise kin küpüne dönüyoruz... Oysa, yaptığımız iyilikleri ve bize yapılan kötülükleri unutmamız gerekiyor... Unutmayacağımız tek şey ise bize yapılan iyilikler olmalı... Sürekli yaptığımız kötülükleri hatırlayarak kin küpüne dönüşmemeliyiz... Telafi etmek için gayret sarf etmeliyiz... * Yıllar sonra aynalara baktığımızda yüzümüzdeki çizgilerin sırrını keşfetmeye çıktığımızda anlarız ki, her çizginin bir hikâyesi var... Yüzümüz, bir cezaevinin köhnemiş ve eskimiş, nemli duvarı gibidir... Düşündükçe ve hatırladıkça anlıyoruz ki; niceleri bir dost gibi yaklaşmış ve bir çizik atmış da öylesine habersizce çekip gitmiş... Kimileri bir ağır leke bıraktı... Kimileri ise bir şeyler kazıyıp da gitti... Hayallerimiz... Dertlerimiz... Ve acılarımız en büyük sermayemizdi... Bir sabah bize yapılan bütün kötülükleri bir çuvala doldurup yakmalıyız ve yaptığımız iyiliklerin hepsini ise kentin antika pazarlarına bağışlayıp da gitmeliyiz... Günahlarımızı düşünmeliyiz... Duvar yüzlü bir adam olabilmeliyiz...