Duvarların ardındaki yalnızlık

A -
A +

On yıl aradan sonra yeniden Kudüs'teyiz... Müslümanların, duvarların ardındaki yalnızlığa, itilmişliğe ve terk edilmişliğe on yıl aradan sonra bir daha şahit olduk... On yıl önce de Kudüs'e gitmiş ve bugünkü israil Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Baş Başa programı çekimleri yapmıştık... Kendisine, Nobel Barış Ödülü sahibi olan bir devlet adamı olarak buradaki savaşın tarifini sorduğumda, bir an durakladı ve ülkemizde gündeme oturan şu sözleri söylemişti; - Osmanlı'nın bir başçavuş ile sağladığı güvenliği biz bu kadar teknolojiye rağmen bir türlü beceremiyoruz! Peres'in anlamadığı tek şey vardı, Osmanlı dört yüz yıl o topraklarda yaşayanlara bir arada yaşama sanatını öğretmişti... Daha da ötesi hoşgörünün ne olduğunu uygulayarak göstermişti... * Kanuni Sultan Süleyman eski Kudüs'ün etrafını İstanbul'dan getirttiği taş ustalarına duvarlarla ördürür... Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve Ermenilerden oluşan dört mahalleden ibaretmiş o dönemler... Herkes huzur içinde, birbirleriyle kavga etmeden kendi ibadethanelerine rahatlıkla gidip geliyorlarmış... Bugün ise Mescid-i Aksa'nın girişindeki Filistinli görevliler Müslümanlara dua okutarak içeri alırken, avlusunda ise çok sayıda silahlı İsrail askerleri dolaşıyor... İçine düştükleri çelişkinin kelimelerle tarifi dahi yok... * Deniliyor ki; - Uzlaşmayla-zıtlığın, sevgiyle-kinin, yükselişle-düşüşün, yapılanmayla-yıkımın, sevinçle-acının harmanlandığı bir şehrin tarifini yapanlar her taşında olağanüstü bir hikâyenin gizli olduğunu anlamıyorlar... Ama Osmanlı'nın yaptırdığı tuğralı taşları dahi tadilat bahanesiyle değiştirip yerine Siyon yıldızlı taşlar yerleştiriliyor... 400 yıl önce duvarların arkasında büyük bir hoşgörü varken, bugün ise duvarların ardında büyük bir yalnızlık yaşanıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.