Gazeteci Mehmet Ali Birand'ın ana haber sunmaya karar verdiği günlerden biriydi. Ankara'da önemli bir toplantıdan dönüyorduk... Esenboğa havalimanında sohbete koyulduk... Bazı gazeteci dostlar, Birand'a 'reyting' canavarından söz ediyordu... 'Yenik düşmenin' kaçınılmaz oluşundan dem vuruyordu... Kimileri de, reytinglere göre kalıplaştırılan haber yapmanın kaçınılmaz gerçeğine ayak uydurup uyduramayacağını merak ediyordu... Sever gibi gözüken birileri; bu iş sana göre değil, birileri de; danaları koşturmak, kimin nerede ve hangi ünlü ile sahilde yakalandığına dair haberleri sunmak seni bozar diyerek sözü yol yakın iken geri dön demeye getiriyordu... * Birand, eleştirileri sabırla dinledi ve sonra unutamadığım bir cevap verdi; -Çocuklar, siz dua edin ben bu işi başarayım! Yoksa bu ülkede televizyon haberciliği bitiyor... İş güzellik kraliçelerinden mankenlere kadar indi... Siz bu tablodan memnun iseniz söyleyecek bir şey yok... Başaramazsam, benim kaybedecek bir şeyim yok... Yok, başarır isem, televizyon habercilerinin önünü açmış olurum... Haberlere yeniden bir saygınlık gelir..." * Ve Birand başardı... Bu yüzden diğer kanallar ise ekran yüzlerini hemen değiştirmeye başladı... ATV, önce Mehmet Barlas'ı, daha sonra Fuat Kozluklu'yu, Show Ali Kırca'yı, Star ise Uğur Dündar'ı transfer etti... İki yı sonra bir gün Brüksel yolunda Birand ile uçakta sohbet ederken, Esenboğa'daki sohbeti hatırlattım... Güldü... 'Unutmamışsın' dedi ve ardından sordu; - Haklı çıkmadım mı? Hiçbir şey yapmadıysak en azından 'halk böyle istiyor' masalını yıktık... 'Halk böyle istiyor' efsanesinin gerekçesi gerçekten de bitti! Dileriz, bir daha o kâbus dolu haber bültenleri geri gelmez...