Bugün, milyonlarca gencin geleceği üç saatlik bir sınavla ölçülecek... Sonra ikinci sınav telaşı başlayacak... Kazanan ve kaybedenlerden ibaret bir sınav anlayışı galiba sadece bu ülkede kaldı... Eğitimin ayrıcalık sayıldığı tek ülkeyiz... Özel okullar, dershaneler ve özel tutulan hocalardan ibaret bir eğitim anlayışı artık gelenekselleşti... Ne kadar dershaneci varsa hepsi özel üniversite sahibi oldu... Bari, iki yıl dershaneye gidip de kazanamayanlara hiç değilse iki yıllık üniversite diploması verilse de, velilerin emekleri ve paraları boşa gitmese... Eğitim bu ülkenin kanayan yarasıdır... * ANAP eski Genel Başkan Yardımcılarından ve Sakarya eski milletvekili Yalçın Koçak dostumuz diyor ki; "Okullar, obskürantizm mabetleri aydınlatmıyor. YÖK yasakçı zihniyetle YOK yasak okuyamazsınız diyor... Tebasını okutmayan, okutamayan iki ülke kaldık Türkiye ve İran... Aileler, demokrasiyle yönetilen bir ülkede haklı olarak okumuş çocukların ebeveynleri olmak, statü atlamak, istikbali evlatlarıyla yakalamak; mühendis, doktor, iktisatçı anası ve babası olmak istiyor..." Fethiyeli Soner'in dershane dramına değinen Yalçın Koçak çok önemli bir soruyu gündeme getiriyor; "Dershane anneyi icraya veriyor... Savcı tutukluyor, hakim cezaevine gönderiyor... Peki bu dershanede kurs görüp başarısız olan olursa bu dershanelere bir yaptırım var mı?" * Biz cevaplayalım, YOK... Öğrenciler başarılı olursa başarı ya dershanelerin ya da okulların, başaramazsa suç öğrencilerin anlayışı kutsallaştırılmıştır bu ülkede... Bildiğim güzel bir söz var, öğrenmeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır! Gerisi hikâyedir... Tıpkı; kral savaşı kazanır, askerler kaybedermiş sözündeki gerçeğe teslim olmak gibi... Yalçın Koçak bir önemli soruyu daha gündeme getiriyor; "Devlet üniversitelerinde öğrenci maliyeti hazineye yıllık maksimum 2 bin TL iken, özel vakıf üniversitelerinin 20-25 bin dolarlık ücretleri, sistem içinde sistematik soygunculuk değil de nedir?" Çevre ülkelerin özellike bu ülkenin cahil kalmasını istediğini ve bunun için organizasyonlar kurduğunu belirten Koçak; "Bologna, EUA, ERA, Erasmus vs. gülen yüzlü timsahtırlar..." diyerek eğitimdeki uluslararası büyük oyunu anlatıyor... Biz, ister askerî ister sivil eğitim olsun zayiat vermeye alışkın bir milletiz... Adamın, adam gibi kıymet görmediği ülkelerde vaziyet budur işte...