Eşkıya başı...

83 yılıydı. Güneydoğu Anadolu bölgesinde ilk terör eylemi yapıldığında, büyük bir ateşin kıvılcımı olduğunu yönetenler ciddiye almadığı gibi; "Bu tür olayları büyütmeyin" diye basını ikaz ediyorlardı. Ülkeyi yönetenler; örgütün bir gün de Bekaa Vadisi'nde yerden biter gibi bitmediğini, maşa olarak kullanılan Suriye'nin örgüte sadece 'otelcilik hizmeti' verdiğini, asıl destekçilerin başka ülkeler olduğunu ve bizden ne istediklerini de biliyorlardı. *** İlk eylemlerin ardından; -Bu hain saldırıyı gerçekleştirenler en kısa zamanda bulunacak ve adalete teslim edilecek! Aradan aylar geçti...eylemler de devam ediyordu. Demeçler de üst üste geliyordu; -Terör örgütü hain emellerine asla ulaşamayacak! Teröristler önce dağlara sonra köylere ardından kasaba ve şehirlere aç kurt sürüsü gibi iniyordu... Askerlere pusu, 35 şehit... Cami avlularında bayrağa sarılı tabutların başında; -Eşkıyanın başı görüldüğü yerde ezilecektir! diye sözler veriliyordu. *** Eşkıyanın başı görüldüğü gün, verilen sözlerin yere düştüğünü gören teröristlerin arkasındaki ülkeler bugün yeniden örgütü hortlatmaya çalışıyor. Teröristlerin aileleri önceleri cenazelerini alacak yüze sahip değilken, bugün törenler düzenliyor, sloganlar atıyor, bayrağımızı yakıyor ve utanmadan; "Gerekirse savaşırız" diye pankart asıyor. 22 yıldan beri ateşin altına sürekli odun atılıyor? Atanların kimler olduğu açıklanmıyor? Ve eşkıyanın başından tutuluyor, elleri kelepçeli yurda getiriliyor, eşkıyanın başı artık görüldüğüne ve ele geçtiğine göre ezilmesi bekleniyor ama idam cezası kaldırılıyor. *** Bugün, eşkıyanın başı her gün görülüyor ama ezilemediğinin gerekçesini kimse izah edemiyor! Artık, 'eşkıyanın başı görüldüğü yerde ezilecektir' demecini de kimse söylemiyor... 'Kandil Dağında 10 bin terörist var' deniliyor. Çözüm? Bilinmiyor. Kelepçeler sökülmek isteniyor. Başın ezilmesi değil yaşatılması planlanıyor. Eşkıyanın başı ile baş edemeyen ülkeler, başka ülkelerce ateş cehennemine çevrilir, anladığım kadarıyla burası pek bilinmiyor...