Ezberci anlayış

Dostum Kenan Işık, ATV'deki programında yönetmen Sinan Çetin ile sohbet ediyor... Çetin'in söyledikleri günümüz Türkiye'sinin ne kadar gerçekten uzak bir eğitim politikası içerisinde bulunduğunu gözler önüne seriyor... Tıp eğitimini yarıda bırakıp sanat tarihi okumaya karar verdiğini ifade eden Sinan Çetin, yönetmen olduktan ve bir-kaç filme imza attıktan sonra bir gün İzmir'de bir üniversitenin sinema okulunda bir hocanın dersini dinliyor... Çetin diyor ki; "Hocayı dinliyorum ama bir şey anlamıyorum. Çünkü dersi anlatırken ağzından çıkan kelimeler hem bizden hem de sinemadan uzaktı. Dayanamayıp dedim ki, ben yönetmenim ama bu anlattıklarınızın ne sinemayla ne de eğitimle bir ilgisi yok ve ben bile ilk defa duyuyorum." * Üniversite bitirenlerin kendisiyle iş görüşmesine geldiğinde ve onları dinlediğinde üzüldüğünü söyleyen Sinan Çetin; "Arkadaşları dinledikçe anlıyorum ki, öğrendiklerini unutması için bir dört yıl daha gerekiyor!" Üniversiteleri bitirip de bir işe girenlerin yüzde sekseni ise işi işte öğreniyordu. Teori ile pratiği bir türlü bir araya getiremeyen eğitim anlayışı bu ülkeye gittikçe yerleşiyor. Sinan Çetin hayatından kesitleri kelimelere dökerken, aslında bir ülkenin hikayesini anlatıyordu. Kanayan yaranın yerini gösteriyordu. Bir ideal adamı olabilmek, öğrenmek ve ufkunu genişletmek için değil, ezberlemek, ders geçmek ve diplomayı alıp iyi bir iş bulmak için okuyanlarla vaziyet idare ediliyor. Bu ülke vizyon sahibi adamlardan bu yüzden yoksun işte... Diploması ile övünerek, kibirlenerek, hayat tüketenler bu yüzden bir Mimar Sinan'ı olamıyor... Bu ülkede teorisyen ve pratisyenlerin kavgası bitmiyor... Edebiyat fakültelerinde roman, hikaye ve şiirin nasıl yazıldığı anlatılıyor ama romanı ise Adana'nın bir köyünden çıkıp ortaokulu zor bitiren ve bir gözü de görmeyen Yaşar Kemal yazıyor...