Fareli köyün kavalcıları

A -
A +

Tiyatro sanatçıları ayaklanmış! Neden? İstanbul Şehir Tiyatroları'nın yönetimine büyükşehir belediyesinden bürokrat tayin edilmek isteniyor, tiyatro sanatçıları soluğu meydanlarda alıyor... Ki Başkan Topbaş'ın açıklamasına göre 2007 yılında yapılan teftiş sonrası müfettişler tarafından iki defa yönetmenliğin değiştirilmesi için uyarı yazısı gönderiliyor... Bu uygulamadan rahatsız olan tiyatro sanatçıları Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nun önünde protesto gösterisi yapıyor ve yönetmenliğin değiştirilmesinin özgürlüklerle bağdaşmayacağı söyleniyor... Ve sanatçılar, sanata müdahale edileceği korkusuna kapılıyor ama kırk yıldan beri Fareli Köyün Kavalcısı'nı oynadıklarının farkına dahi varılamıyor... * Türk tiyatrosundan bir tek eser bile dünya tiyatrolarında oynatılmaz iken, bizim tiyatrolarda hâlâ Fareli Köyün Kavalcısı adlı oyunun oynanması düşündürücü değil mi? Bir ay boyunca oynanan oyun listesine baktığımız zaman yirmiye yakın yabancı yazarın oyunu sahneleniyor ve nedense kimsenin aklına bu ülkenin tiyatro yazarları nerede? diye sormak gelmiyor. Bu ülkenin yaşadığı acılar dramlaştırılmıyor. Artık fareli köy mü kaldı! Fransızlar soykırım yasasını çıkartıp bu ülkeyi zora sokarken, bizim tiyatrolarımız hâlâ konuya Fransız kalmaya ve Fransız oyunlarını oynamaya devam ediyor... * Kırk bin kişi terörün kurbanı olmuş, binlerce asker ve polis şehit olmuş, yüzlerce diplomat Asala örgütü tarafından vurulmuş, altından bin tane istihbarat örgütü çıkmış, kumarhanelerde milyarlarca para kaybedilmiş ve aile faciaları yaşanmış, aylarca bu kentin sokaklarında çöp toplanamamış ve kentin sokaklarında fareler cirit atmış, aylarca susuz kalmış ve banyo küvetlerinde su biriktirilmiş, gecekondularında kaç nesil heder olmuş ve ölüp gitmiş, yıllarca üç ünversiteye mahkum edilmiş ve gerisi lokantalarda garsonluk yapmış ya da sokaklarda boş gezmiş... Bunlar dram değil mi? Bu hayatların sanatsal bir değeri yok mu? Bize ait olmayan toplulukların, halkların, devletlerin, milletlerin tarihini, masallarını, hikâyelerini anlatmaya çalışan tiyatrolardan bıktık, yorulduk... Kendi insanın acısını sahnelemeyen ve sahnelemekten utananlar yıllarca orak-çekiçli kızıl bayrakları ellerine alıp Taksim Meydanı'na koşup 'Kahrolsun Amerika!' diye slogan atanlardı... Son yirmi yıldan beri de ağızlarını açtıklarında da dolar diyen de yine onlardı... Sanatçılar bu ülkenin değerlerine aykırı öylesine uzak bir köyde oturuyor ki, kim gelip kavalı çalıyorsa onun peşinden gitmeye devam ediyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.