> İskenderiye/Mısır Dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri'nin o ihtişamını seyredebilmek artık bir hayalden ibaret olmuş, çünkü 1500 yılındaki bir depremle yıkılıp gitmiş ve bugün yerinde yeller esiyor... 150 bin cilt el yazması eserin toplandığı İskenderiye Kütüphanesi ise çıkan iç isyanlar ve savaşlar sonunda yıkılmış ve içindeki bütün kitaplar yakılmış... 8 yıl önce yerine modern bir kütüphane yapılmış ama hem mimari hem de kitap zenginliği bakımından yetersiz... Artık anlıyoruz ki, günümüz dünyasında harika sayılacak ve gelecek nesillere bırakabilecek bir şey yok... THY Genel Müdürü Dr.Temel Kotil ve gazeteci arkadaşlarla bir devrin efsane şehri İskenderiye'yi gezerken bir tek Kayıtbay Kalesi'nin ayakta kaldığını gördük... Endülüs Evliyalarından Ebul Abbas Camii'nin ise o muhteşem mimarisiyle köhneleştirilen şehre âdeta meydan okuduğuna da şahit olduk... * Kimler gelip geçmiş bu topraklardan... Yazılmaya başlansa İskenderiye Kütüphanesi'ne dahi sığmaz tarihin bu seyri... Bir dönem Firavunlara, İskender'e ait olan kenti dolaştıkça düşünüyorum... Hazreti Musa'nın ve Osmanlı'nın terk edip de gittiği günden beri bu topraklar ve insanlar fukara düşmüş... Sokaklar büyük bir depremden çıkmış gibi, yıkık ve dökük... O muhteşem sahil eski apartmanlarla dolu. Boyasız ve kirli halleriyle yıkılacak gibi duruyor... Sokaklar ve caddeler pislik içinde... O sıcak havaya bir de ağır bir koku sinmiş... Her taraf işportacı dolu... Ve tezgâhlarda ise İskenderiye Feneri ve kütüphanesine ait hatıra sayılabilecek bir tek eşya yok... Yine Firavunlara ait; resimler, kafalar, heykeller ve piramitler... Hazreti Musa'nın savaştığı ve zulüm gördüğü bu topraklarda insanlar yine hatıra olarak Firavun kafalarını ve tapınakları sayılan piramitleri alıp evlerine götürüyor... Firavun'un sırtından geçinenler neyi kazandıklarını ve neyi kaybettiklerini dahi bilmiyor... Sofitel Oteli'nin lobisinde kente ait eski siyah beyaz resimlere bakıyoruz ve hayrete düşüyoruz, çünkü o dönem daha modern bir şehirmiş... Osmanlı dönemine ait izler ise çoktan silinmiş... Şimdi Romalılara ait birkaç mezar ve mumya kalıntıları var... * Gerçeği kabullenmek zordur... Tıpkı bir dönem Firavun'un peşine düşen o çılgın kalabalıkların düştüğü duruma benziyor... O kalabalıklar da Hazreti Musa'nın peygamber olduğunu biliyordu, lakin kabullenmek istemiyor, çünkü işlerine gelmiyor... Kendine dahi itiraf etmeye korkuyorlar... Ve en önemlisi bir menfaat, istikbal göremiyor.. Çünkü Hazreti Musa'nın sadece kuru bir ağaç dalından asa'sı vardı, başka bir şeyi yok gibi görünüyordu... Yokluğa teslim olan ve peygamberliğine iman edenler kendilerini kurtardı... Saflar netleştikten sonra Yaradan, Hazreti Musa'nın o kuru bir ağaç dalından ibaret sayılan asa'ya öyle bir kudret verdi ki, Firavun yenik düştü asa'ya... Bugün de ilgisizliğe, estetiksizliğe, başıboşluğa, eğitimsizliğe, birlik ve beraberliksizliğe, yalana, fukaralığa ve kendi tembelliğine yenik düşmüş... THY ise İskenderiye'ye başlattığı seferlerle Türk iş adamlarını buraya taşıyacak ve belki talihsiz bu kentin çehresi değişecek...