Kimse öbür tarafa bir şey götürmeyeceğine dair acımasız o gerçeği bilir ama yine de götürecekmiş gibi davranmaya devam eder... Zafer için 'yapmadık şey' bırakmayanlar bir gün hepsini dünyanın kendisine bırakıp gideceğini bilmesine rağmen yine de eşyaya tapınma hastalığından yakasını kurtaramıyor... Yapılan şatolar ve gökdelenlerin hiçbiriyle bir daha görüşemeyecekler ama bıraktıkları insanlarla görüşecek ve hesaplaşacak... Milyarlarca dolarlık servetleri bir gecede ellerinden alınan, sarayları başlarına yıkılan, son nefesini darağacında veren diktatörlerin akıbetinden kimse bir ders çıkartmıyor... Para seviliyor... Araba seviliyor... Gökdelenler seviliyor... Yat seviliyor... Kedi ve köpek seviliyor... Ama insan, insanı bir türlü sevemiyor... Ki kurşunluyor, öldürüyor, bıçakla kesiyor... * Bir iş adamı tanıyordum... Kardeşleriyle olan kırk yıllık birlikteliklerini bir günde dağıtıp yollarını ayırdı... Birkaç yıl sonra beni yemeğe çağırdı... Bir ara gözleri dolarak; -Ha biz on altı kardeş bir tencere yemeği paylaştık ama bu kadar parayı paylaşamadık! Kendisine gülümseyerek; -Bu ayıp da size yeter! diyebildiğimi dün gibi hatırlıyorum... Binalar seviliyor... Makamlar seviliyor... Güç seviliyor... İktidar seviliyor... Ama insan, insanı sevemiyor... Ki kırıyor, döküyor ve yıkıyor... * Kime sorsan herkesin dilinde bir sevgi ve kardeşlik teranesidir almış başını gidiyor... Ama kırk yıllık kardeşe, dosta, evlada, tahammül dahi edilemiyor... Sevgi ve kardeşlik türküleri dilde sakız olmuş... Fakirliğin gölgesinde bir lokma ekmekle karınlarını doyuranlar, bir dağın başında barakada yaşayan ama bir tencere yemeği paylaşanların kanaatine şahit oldukça insan kendisinden ve etrafındaki mal ve mülk düşkünlerinden utanıyor... Shakespeare diyor ki; - Güneşi seviyorum diyorsun güneş açınca gölgeye kaçıyorsun. Yağmuru seviyorum diyorsun yağmur yağınca şemsiye açıyorsun. Korkuyorum yarim beni sevdiğini söylüyorsun! Günümüz sevgileri lafta ve kâğıtta kaldığı müddetçe ne bu savaşlar, ne bu terör, ne de bu fukaralık bitmez... Mesele yürekten sevebilmektir... Yoksa iki metrelik çukurda ve fukaralığın gölgesinde kıyamete kadar azap var...