Gölgeler

A -
A +

29 yıl gelip geçti İhlas bünyesinde... Elbette her şeyin bir sonu vardı ve mutlak bir gün olacaktı... Bitmeyen yol da yoktu, durmayan yolcu da... İki dudak arasında geldik ve iki dudak arasında bir emirle de gideceğimizi biliyorduk... Basında yöneticiliğin 'ateşten gömlek' olduğunu bilmeyen yoktur... Tıpkı zindana atılan bir mahkuma benzer kaderi... Karanlık bir odada tek başınadır... Biri içeri girer söver... Biri içeri girer döver... Biri de içeri girer sever... Dövenin de, sevenin de, sövenin de kim olduğu çok zaman görülmez... Biz bu gerçekleri biliyorduk... Gazetecilikte dün yoktu... Vefa İstanbul'da bir semtin adıydı... Bunları da biliyorduk... * Görev değişikliği haberleri üzerine internet ortamı yine bilgi kirliliğiyle dolup taştı... Hiç açıp okumadım onları ama sürekli dostlar arayıp söyledi... Haliyle bu hususta ilk ve son defa yazacağım ve bir daha da hiç yazmayacağım bu hususu... Anlatamadığımız şey kurumlarda birilerinin gelip birilerinin gitmesinden daha doğal ne olabilirdi ki? Başarılı olduğumuz zaman madalya mı takıyordunuz ki, şimdi başarısız olduğumuzu ilan ediyorsunuz... Başarılı olduğumuz zaman ne kadar methediyordunuz ki, şimdi eleştiri hakkınızın olduğunu iddia ediyorsunuz... '12 yıllık koltuğundan alındı' ve 'TGRT'de devrim gibi değişiklik' haberlerini yazan küçük beyinlere Demirel'in üslubuyla cevap vermeyi yeğliyorum; -Ne yapacaktık yani koltuğu da alıp mı gidecektik! Kimseyle ölene kadar koltukta oturacağız diye bir sözleşme imzalamamıştık ki... Merhum Turan Yavuz kanser olduğunda demişti ki: 'Kiloyla harcadığım ömrü şimdi gram gram geri almaya çalışıyorum...' Gazeteci gazetecinin kurdudur sözü de meşhurdur... Bu yolda gün gelip koşmaya, gün gelip yürümeye çalışan binlerce yolcudan biriydim... Her gelişin bir gidişi de olacaktı elbet... Her kurum kendi içerisinde elbette köklü değişimlere gidecekti... Çünkü sermaye daima haklıydı... Bizim itirazımız bunlara olabilir miydi? Ama gelin görün ki kurumların içerisinde internet ortamına 'muhbir" kafasıyla çalışan küçük beyinler olayları altüst ederek akılları sıra bizleri küçültmeye ve karalamaya çalışıyor... Aldırış etmedim hiç bunlara... Kim ne biliyorduysa gelecek ve yüzüme karşı söyleyecekti... Ancak gölgemi dövebilme cesaretine sahip olanlarla görülecek bir hesabım yok... 12 yıldan beri TGRT HABER Genel Yayın Yönetmenliği görevini de bıraktık... Velev ki bıraktırıldık... Bundan daha doğal ne olabilir ki? * Biz ne Enver Abiyi ne de Mücahid Beyi makam ve mevki için sevmedik... Bu duruşu hayatımızda hiç kimseye sergilemedik... Hele piyasa gazetecilerinden de hiç olmadık... Mesele kişiler değildi, mesele kurumlardı... Mahkeme kadıya mülk değildir diyen biz mülk olmasını arzulayan biz... Bu çelişki değil miydi... Biz her şeyde bir hayır arayanlardanız... Ve ölüm bir gün herkesin elindekini alacak... Bizim tarafımız belli... Biz öbür tarafın sevdalısıyız... Bu tarafın değil... Biz bir davanın hizmetçisiyiz... Sabahtan akşama kadar bütün ömrünü kendini bir yere taşıma ve mutlu etme gayretinde olanlar bunu anlayamaz... Ve kendi gölgelerinde yüzünü saklayarak vuruşmayı marifet sayanlar bu duruşumuzu asla anlayamaz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.