Gün ışıldarken

A -
A +

Merhum Ahmet Kabaklı'nın ölümünün ardından on yıl geçip gitmiş... Dünyanın bugün içindeki hali görseydi kim bilir Gün Işığı adlı köşesinde neler yazardı... Ama sanki o dünyanın bu halini görmüş gibi yazmış... İşte Ahmet Kabaklı yazdığı bir efsanede ne kadar da bugünleri tarif ediyor... Ejderha ne demektir çocuklar? Siz de bilmezsiniz ben de... Başkaları da pek bilmezler. Onu yılanlar Prensesi Şahmaran'ın oğlu veya babası diye tanıtanlar da oluyor. Aslında küçükken Ejderha'dan korkardım. Çocukken biz kartal yuvasına benzeyen, çok camili ve çok türbeli, Harput'ta otururduk. Babamı henüz tanıyacak yaşa gelmeden kaybetmişim. Annem, kardeşimle bizim ellerimizden tutar, bizi Harput'tan Göllübağ'a götürürdü. Yolun başladığı bir yassı tepe üzerinde, Harput'a bakar gibi sırtı ve başı havaya kalkmış, devimsi kara bir taş vardır. Kendisi toprağa gömülmüş de, sırtı, boynu ve ayağı açıkta kalmış, yürüyüş halinde bir dev hayvanı andıran bu kocaman görüntünün, iki yanında da tıpkı kendine benzer, ikişer yavrusu bulunur. -Bu, Ejderha Taşıdır derdi. * - Vaktiyle ifrit bir ejderha imiş. Yanındakiler de onun yavruları. Bak, görüyor musunuz, Harput'un üzerine doğru yürüyorlar! O eski zamanlarda, meğer Harput'u yutmaya gelirlermiş de şehirde herkes korkmaya başlamış. Allah'a yakın adamlar; Süt Kalesinin mescidine çıkmışlar. Alın koyup namaz kılmışlar ve hep bir ağızdan halka duâ, bu canavara da bedduâ etmişler ki olduğu yerde kalsın. Harput'u yutmasın... Allah, o ulu kişilerin duâlarını kabul etmiş de bu ejderha ile yavruları hemen şuracıkta taş kesilmişler. Siz de, sakın bu yerlerde, bu millete bir eğrilik bir kötülük etmeyin ha... Allah sizi de taş yapar. Bizim korkmaya başladığımızı görünce: - Allah, onu taş yapmış; ama kim bilir, ne kadar eskiden... Sonra, çok büyük fenâlık yapacakmış, camileri ve insanları toptan yutacakmış da ondan taş yapmış Rabbim. Siz korkmayın! Allah'ım, size kıymaz. Hiç de taş olmazsınız! * Zaman geçti, Ejderha Taş'ından korkmaz oldum. Hatta bu asrın dev kamyonlarını, silahlarını, tanklarını, uçaklarını, onların ölüm saçan, yıkan; kazalarda insanları parçalayan vahşeti gördükçe eski zamanın ejderhaları bana çok da munis, afacan, yaramaz ve sevimli gelmeye başladılar... O yüzden, hâlâ inanırım ki: Güzel yurdumuza fenalık yapmaya, onu yutmaya, sömürmeye veyâ elimizden almaya gelenler veyâ kalkışanlar, temiz huylu, yüce ruhlu milletimizin duâları ile taş kesilirler; gayretleri ve savaşları ile perişân olurlar! * Anneler eskiden yüzyıllar öncesine ait bir ejderha efsanesinden evlatlarına büyük bir nasihat veriyordu... Merhum Ahmet Kabaklı hoca da bu ana yüreğinden gelen nasihati gelecek nesillere taşıyor ve unutulmaması gereken bir ders veriyordu... Evet, Gün Işıldıyor artık...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.