TBMM bir yasayı çıkartmak için gece gündüz çalışıyor ve ne kavgaların yaşandığına şahit oluyoruz... Bürokrat ise yasayı değil, kendi bildiğini okumaya devam ediyor... Nasıl anlamak istiyorsa veya işine nasıl geliyorsa öyle uygulayabiliyor... Yasayı yapanlar ayrı, uygulayanlar daha çok ayrı yerlerde gezinebiliyor... 2,5 yıl önce haksızlığa uğramış bir iş adamı dostum yaşadıklarını ve evrak trafiğini anlattığında insan bunalıma düşüyor... Özetle; iş adamı sıkıntısını ve uğradığı haksızlığı Bakan Beye taşıyor... Bakan ve danışmanı konuyu dinliyor iş adamının haksızlığa uğradığına kanaat getiriyor ve yasanın böyle olmadığını ifade ederek, genel müdüre düzeltilmesi için talimat veriyor... Genel Müdür ise konuyu düzeltmek yerine bakanlığın Başhukuk Müşavirliğine havale ediyor... Altı ay sonra müşavirlikten bir yazı çıkıyor... Deniliyor ki; a maddesine göre olmaz, b maddesine göre olabilir... Ve yirmi gün sonra yazı İstanbul'a geliyor... * İstanbul'daki bürokrat yazıyı okuyor ve diyor ki; -Bize hangi maddeye göre yapacağımız net söylenmemiş... A maddesine göre yapılmaması, b maddesine göre ise yapılması gerekiyor... Biz bu yazıyı bir daha Ankara'ya göndereceğiz ve hangi maddenin uygulanması gerektiğini soracağız... Aradan bir ay daha geçiyor... İş adamı dostum bir daha Ankara'ya gidiyor... Genel Müdür ile görüşüyor, yardımcısını çağırıyor ve diyor ki; - Konu idari ve mücbir nedenlerle gerçekleştirilmişse ve bunun tesbitinin yapılmasına ardından şikayetçinin lehine devir yapılmasına... İş adamı dostum yanlışlığın düzeltildiğini sanarak sevinçle geri dönüyor... * Yazı İstanbul'a geliyor... Buradaki bürokrat Kadıköy'deki resmî daireye ilgili konuyu soran bir yazıyı gönderiyor ve Sirkeci'den Kadıköy'e resmî yazı 20 günde gidiyor... Ardından resmî yazıya cevap veriliyor... İstenilen yazı iş adamının dediği gibi gelmesine rağmen İstanbul'daki merci; biz buna karar veremiyoruz diyerek yazıyı yeniden Ankara'ya gönderiyor... Ankara bu defa diyor ki; -Biz bunu denetleme şubesine göndereceğiz! Denetleme raporu dört ay sonra çıkıyor ve yine HA-VET deniliyor... Yani hem EVET, hem de HAYIR... Ve tam iki buçuk yıl geçiyor... Neticesi ne oldu? diye soranlara sadece şu kadarını söyleyebiliriz... Hâlâ bir netice yok... Bürokrasinin belini kırmaya ömrünü adayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; ' bu ülkede taş üstüne taş koyanın elini öperiz, insanı yaşat ki devlet yaşasın' diyor ama bürokrat yine bildiğini okuyor, pinpon topu oynar gibi insanlarla oynamaya devam ediyor... Ankara-İstanbul arası gitsin gelsin evrak... Ver denetlemeye, gitsin hukuk müşavirliğine ve sonra işin yoksa sonucu bekle... Yani; bugün git yarın gel dönemi geçmiş, bugün git altı ay sonra gel anlayışı gelenekselleştirilmiş... Bürokrasinin keyfiyeti, sorumsuzluğu alabildiğine devam ediyor... Çünkü bürokrat bir bedel ödemiyor ve her nereye gitse aynı maaşı almaya devam ediyor...