Gün boyu dünyanın hemen her yerinde yüzlerce şiddet olayı gerçekleşiyor... Halk, yaşanan bütün olayların ne anlama geldiğini, dünyanın nereye gittiğini öğrenebilmek için televizyon karşısına geçip kanal turuna başlıyor... 70 milyon nüfusa dayanan ülkenin yüzlerce tv kanalında on tane bağırıp çağıran konuşmacıdan başka kimseyi göremeyince haliyle insanlar; bu ülkede sanki daha akıllı birileri yokmuş gibi bir kanaate sahip oluyor... Aynı anda dört kişi bağırarak konuşuyor, bunun adına ya tartışma ya da polemik deniliyor... Cemil Meriç, 'İzm'ler bizlere giydirilmek istenen deli gömlekleridir' der'ken ne kadar haklıymış ama, deli gömleklerini giyenlerin artık meydanlarda değil televizyon ekranlarında cirit atışına şahit olamadı... * 'İrfanımızı istila eden, sisli, bulanık lafızlardan biri de polemik. Dilimize bir harami sessizliğiyle giren bu yabancı misafirlerin ifşa, daha doğrusu ispat ettikleri tek hakikat; aydınlarımızın havsalaya sığmaz gafleti...' diyen Cemil Meriç devam ediyor; 'Her telkine açık, tembel ve serseri bir tecessüs... Nezleye yakalanır gibi ideolojilere yakalanıyoruz, ideolojilere ve kelimelere.' Polemik savaş demek. 'Batı'nın bütün hastalıkları gibi, Tanzimat'ın açtığı yoldan giriyor, ülkemize.' diyen Cemil Meriç çok anlamlı bir soruyu gündeme taşıyor; 'İmanın olduğu yerde savaşa yer var mı?' * "Güya polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yoketmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer." diyen Cemil Meriç polemiğin tarifini şöyle yapıyor; "XX. yüzyılda polemiğin tarihi, gazeteciliğin tarihi ile kaynaşır. Bir Fransız yazarına göre, düşünceleri ayakta tutan insanlardır; insanları yıkmadıkça düşünceleri sarsamayız... Polemiğin tuzu biberi; küfür... Yumuşak kalplilik de olmaz polemikte. Ölüm bir mazeret değildir. " Kültürümüze, dilimize ve günlük yaşantımıza, politikalarımıza harami sessizliğiyle giren polemik; aslında bütün değerleri taşa tutmak, tefe koymak ve itibarsızlaştırmak gayesini güdüyor... İnsanların kafalarında sorular zincirini uzatmak ve bir milleti prangalamaktır... Bu yüzden hiç bir meseleyi kendi mecrasında uzlaşma yoluyla çözemiyoruz...